SINAVLAR ÜZERİNE
Yıl 1973, o zamanki adı ile Üniversite Seçme ve Yerleştirme Sınavları yapıldı. Akşam radyo haberlerinde soruların Beyazıt Meydanı’nda, Küllük adındaki kahvehanede satıldığı haberleri yayıldı. Ben ve devre arkadaşlarımın birlikte girdiğimiz sınavlardı. Bir süre araştırması yapıldı. Soruların satıldığı doğrulandı. Eylül ayında yeniden sınav yapıldı. Üstelik bugün olduğu gibi her ilde sınav yapılamıyor. Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyük illerde sınavlar yapılabiliyor. Ön kayıt sistemi var. Hatta ben İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine ön kaydımı Trabzon’da son gün yaptırabilmiştim. Yani hayat ve sınav şartlarının bir hayli zor olduğu günler. Bir sınav iptal edilip bir yenisi yapılıyor.
Yıl l992, yanılmıyorsam bu defa özel okullar sınavlarındaki sorular satılmış. Daha akşam olmadan bu defa televizyon kanallarında duyuruluyor. Aile hastalığımıdır, nedir bilinmez bu seferki sınav mağduru da kızım. İki gözü iki çeşme ben bir daha sınava girmek istemiyorum diye küçük kıyameti koparıyor. Ancak herkes gibi O da sınava giriyor. İkinci kez bir sınav iptal edilip ikincisi yapılıyor.
Her iki sınavda da insanlık halidir. Yanlışlık yapılmıştır. Suçlular cezasını çekmelidir denilerek yetkililer tarafından çözüm üretiliyor. Üstelik bugünkü gibi yer yerinden oynamıyor. Bugünün yetkilileri varsa bir yanlışlık araştıralım, demek yerine hemen savunmaya geçip, işi oldu bittiye getirmeyi tercih ediyor. Halkın, yazarların ve özellikle uzmanlarının bu kadar tepki göstermesinin iki nedeni vardır. Bunlarda bir tanesi yetkililerin eskilere göre işe duygusal bakıp, hemen savunmaya geçmesi, ikincisi de bugünün yetkililerinin eskisi gibi güven telkin etmemeleridir. Hatta bir üçüncü neden sabıkalı oluşlarıdır. Kamu Personel Sınavlarında da yüz binler perişan edilmiştir. Acı çeken insanların Sayın Cumhurbaşkanı kadar kolay ikna olmamasının sebepleri bunlardır. Acaba Sayın Cumhurbaşkanı halktan birisi olsa bu kadar kolay ikna olabilecek miydi? Benim de sınava giren çocuğum yok. Ancak hakkının yenilmesinden rahatsızlık duyduğum, sahipsiz tüm çocuklar adına Sayın Cumhurbaşkanının değil de herkesin ikna edilmesinden yanayım.
BİR PORTRE
Halil Özçelik, Çamaş’ın Hisarbey Köyünde doğmuş. Daha sonra memleketi terk ederek İzmit’e yerleşmiş. Kendi deyimi ile: ‘İlkokul mezunu, inşaatçı’ Halil. Çok arzu ettiği ilk albümünü çıkardı. Geçen hafta albüm tanıtımı adı altında yakın dostlarının yanında İzmit İli ve ilçelerindeki tüm Ordu dernek yöneticilerini de toplayıp bir yemek verdi. İnşallah inşaatçıların Türk Müziğindeki şansı Halil’in de yanından geçer. Çok güzel ve gür bir sesi olan sanatçı, Ordu yöresine hitabeden söz ve müzikle de bölgemizde ses getireceğe benziyor. Özellikle yöre derneklerine karşı özverili yaklaşımı bugüne kadar yardım gördüğümüz eski sanatçıları aratmayacağa benzemektedir. Kendisine yaşamın her bölümünde başarılar diliyorum.