İDAM CEZASI GELMELİ Mİ?
Hemen belirtmeliyim ki çok kararsız olduğum konulardan birisidir idam konusu. Mantık ile duygusallığın yarıştığı bir husustur benim için. Duygularım yapan yaptığının cezasını gerekirse canı ile vermeli derken, mantığım bunu asla kabul edemez.
Son günlerde: Bursa’da kesik bacak cinayeti olarak tanımlanan Sema Karakoca’nın hunharca öldürülmesi, Aydın Karacasu’da üniversite öğrencisi genç kızın PTT. Kargocusu tarafından, İstanbul Gaziosmanpaşa’da Fırat Sezer isimli 9 yaşındaki masumun üvey anne ve üvey anneanne tarafından parçalanması ve son örnek olarak da Kayseri’de yaklaşık 1,5 yıl önce yok edilen 3 çocuğun öldürülüş biçimi toplumu galeyana getirmiştir.
Bu cinayetler ve benzerleri göz önüne getirildiğinde insan duygusallığını bastırmakta zorlanmaktadır. Hiç suçu günahı olmayan, genç ve taze bedenler; sadece iki eli, iki bacağı olduğu için insan sınıfına sokulan, aslında değil insan, hayvan sınıfına sokulması bile hayvanlara hakaret sayılabilen yaratıkların 3-5 saniyelik cinsel tatminleri uğruna yok edilmektedir. Belki de geleceğin büyük sanatçıları, dünyaca tanınacak bilim ya da spor adamları veya kadınları daha ömrünün buram buram filizlenme aşamasında bu umutları silinip süpürülmektedir. İşte olaya bu pencereden bakıldığında, mademki bu istikbal vadeden canlar yok ediliyor, bunları yok edenlerin öldürülmesinde ne sakınca olur ki demek geçiyor insanın içinden.
Ancak 35 yıldır hukukun acı tatlı birçok sürprizleri ile karşılaşan ve siyasi açıdan da insanların yaşam hakkına önem veren bir kişi olarak mantığı ön plana çıkardığımda adli hatalarla yapılan idamların varlığı da dikkate alındığında, adam öldürerek verilen cezanın ceza olamayacağı sonucuna varıyorum. Geçekten de hukuk tarihinde yargılanan ve ölüm cezası infaz edildikten sonra suçsuzluğu ortaya çıkan, adli hata soncu öldürülen çok örnek vardır. Bu husus telafisi olmayan bir husustur. Sebebi de ölüm cezasının uygulamada var olmasıdır.
Mevcut cezaların caydırırcılığının olmadığı eleştirilerine ben de katılıyorum. Cezaların caydırıcılığının olmamasını sadece cezanın hafifliğinde aramanın yanlışlığını da vurgulamadan geçemeyeceğim. Siyasi iktidarlar (Bu ister A partisi olsun, ister B partisi fark etmez) oy kaygısı ile mevcut cezaların da uygulanmasını sağlayamamaktadırlar. Türkiye suç ve suçlu cenneti olarak bilinmektedir. İyi hal, meşruten tahliye, sıkça yapılan aflar, hiç olmadı trilyonları götürenlere kişiye özel çıkarılan yasalarla infazın evde zevk-i sefa içinde gerçekleştirilmesinin sağlanması cezaların caydırıcı olmamasında etkin olmaktadır. Verilen cezalar hakkı ile uygulansa bugün idam cezasının tekrardan uygulamaya koyulmasını tartışmayabiliriz.