MUTLULUĞUN FORMÜLÜ ÇOK AÇIK
Bazen nazar değer başarılarınıza… Ya da bazen suçu nazarda bulursunuz. İstersiniz ki; başarısızlığınıza kılıf olsun.
Ama her zaman zirvede olmak, sürekli başarılı olmak pek mümkün değildir hayatta…
İlginçtir… Kimi zaman başarmışsınızdır ama başarılı olduğunuza inanmazsınız. Birileri sizi takdir etmiştir. Buna rağmen kendinizi bildiğinizi iddia edip; “Hayır! Yanılıyorsunuz; bu ben değilim.” der, size dağıtılan umut çiçeklerini reddedersiniz.
Ve böylece gel-gitlerin ortasında kalakalırsınız.
Bin bir güçlükle sarp kayalıkları geçerken, siz kendinizi göremezsiniz ama başkaları sizi dışarıdan görür.
Başkaları sizden farklı olarak, sizin başarılı olduğunuzu da görür. Sadece siz görmezsiniz. Kendinize yaptığınız bu haksızlık, ne yazık ki; yine kendinizi yiyip bitirinceye kadar devam eder.
Hep daha iyiyi, hep daha zirveyi arzularsınız.
Eğer mükemmel olmadan mutlu olmayı bilemiyorsanız, işiniz kolay değildir. Zira mükemmele ulaşmak amansız bir hırsa dönüşürse, sizi zannettiğinizden daha çok yıpratır.
Mükemmele ulaşma yolunda mutlu olmayı tercih etmiyor ve başaramıyorsanız, oraya vardığınızda mutlu olamayacağınızı birilerinin size söylemesi gerekir.
Mutluluk, başarının yakalanması değildir ki… Mutluluk, başarıya giden yolda verilen mücadelenin ta kendisidir. Başarı gelir ya da gelmez. Sizi ilgilendiren kısım değildir orası…
Derler ki; “Vuslata erişince aşk biter.”
Öyle olmalıdır. Çünkü hedefe varılmıştır. Yapılacak bir şey kalmamıştır. Vuslat, hedefin bittiği noktadır. Hedef yoksa boşluk vardır. O boşluk ki; mutsuzluğun habercisidir.
Çok zaman ağaçlara birer birer bakmak yerine, ormanı uzaktan bir bütün olarak görmekte büyük yararlar vardır. Çünkü ağaçlarla meşgul olurken, ormanı görme fırsatını kaçırırsınız.
İşte biz; Fatsa Kıvılcım Tiyatrosu olarak tam da bunu yapmaya çalışıyoruz.
Kültür diyoruz… Sanat diyoruz… Sosyal yaşam diyoruz…
Bu noktada, yukarıda bahsettiğim formülü uyguluyoruz. Bunu uygularken, istediğimizin bu günden yarına olamayacağını elbette biliyoruz.
Neydi formül?
Hedefe giden yolda verilen mücadeleden mutluluk payı çıkarabilmek…
Ama asla “Neden hala hedefe varamadık?” diye dövünmek değil… Çünkü böyle bir formül olmaz. Gerçekçi de olmaz.
Ve biz hedefe giden yolda gerçekten mutluyuz.
Yarası Olana adlı oyunumuzun organizasyonunda ve galasında yaşadığımız birçok gelişme, bizi mutlu etmiştir.
Bu güne kadar Hasret Düğün Salonu’nda yaptığımız gösterilerde dört yüz kişiye ulaştığımızda kendimizi başarılı saydık. Ama son gösteride balkonla birlikte bu sayı yaklaşık yedi yüz olmuştur. Bir başka ifadeyle mevcut sandalyelerin tamamı dolmuştur.
Bir yere davetiye bıraktığımızda tiyatro severin gidip oradan davetiye alması, öteden beri benim özlemimdi. Son organizasyonda bu da oldu. Belli noktalara bıraktığımız davetiyelerin tamamı tükendi.
Her zaman olduğu gibi Fatsa Belediyesi’ni yine yanımızda gördük.
Siyasilerimiz, her geçen yıl yaptığımız faaliyetleri “siyaset üstü” görerek bizi onurlandırmışlardır. Başta milletvekilimiz Eyüp Fatsa olmak üzere AK Partisi’yle, CHP’siyle kalabalık gruplar halinde oyunumuzu izlemişlerdir. Sonraki gösterilerimizde başta MHP olmak üzere, diğer partilerimizi de salonumuzda kuvvetle muhtemel göreceğiz.
Fatsamızın önemli bir kuruluşu olarak Çınar Hastanesi’nin, Küçükali İnşaatın, Topaloğlu Market’in, Güneş Optik’in, Gençay Emlak’ın ve Son-Tek Bilgi İşlem’in bu hadiseye destek vermesi bizim için çok önemlidir.
İşte tüm bunlar ve aklıma gelmeyen diğer güzel gelişmelerden dolayı mutluyuz ve gururluyuz.
Oyuncu arkadaşlarım dâhil bu çorbada tuzu bulunan herkesin önünde saygıyla eğiliyorum. Her ne sürç-i lisan ettikse affola… HOŞÇAKALIN