ERBAKAN
Rahmetli Necmettin Erbakan bir inanç ve dava adamıydı. Üniversite hayatında sayın Demirel’le beraberliği olmuş ve bu beraberlik bu iki süper beyinli insanın bir araya gelip müşterek hareket etmelerine vesile olamamıştır. Rahmetli Erbakan, Süleyman bey’e zaman zaman çok yakın olmak istediği halde karşılık bulamamıştır. Erbakan siyasete ilk adımını: Dönemin en büyük partisi olan ve genel başkanlığını sayın Demirel’in kurduğu Adalet Partisine katılmak istemiş, genel başkan ( demirel’i ) hedef alıyor diye kabul edilmemiştir. Sonradan Konya’dan bağımsız olarak adaylığını koymuş kazanınca: Bu defa milletvekili olarak Adalet Partisine girmek istemiş, tekrar reddedilmiştir. Bundan sonra da kendisi Milli Nizam Partisini kurmak zorunda kalmıştır. Rahmetli Erbakan iyi huylu bir insandı darılmak ve küsmek bilmezdi. Hayatı boyunca diğer partilerle uyum içinde çalışmış. Daima vatanın ve milletin yararından yana olmuştur. Süleyman Demirel: Erbakan’ın iki defa partiye girme teşebbüsünü r eddetmekle sağda bölünmeye sebep olmuş ve bu beraberlik hala sağlanamamıştır. Biz o zaman da Süleyman Demirel’i kınamıştık. Bölünmede kabahat ondaydı.
Rahmetli Erbakan’ın teknikte de çok üstünlükleri vardı. Alman yapımı Leoport tanklarının yapılmasında büyük katkısı olmuş. Tanklar dünya piyasalarında satıldıkça Erbakan’a da prim verilmiştir. Teknikte üstünlüğü nedeniyle bazı üniversitelerde kürsüsü olduğunu okumuştum. Hem çok kabiliyetli hem de çok iyi huylu bir insandı. Bir görevde hizmet şansı oldu mu illa ben başa geçeyim demezdi. Eline geçirdiği bir fırsatı Allah cc. İçin yaptığına inanıyorum. Süleyman Demirel onu partiye almamakla çok büyük hata etti. Demirel’in illa ben başta kalayım zihniyeti bu iki önemli insanı bir araya getiremedi. O zaman da biz Demirel’i çok suçlamıştık. Parti bölünmeleri bundan sonra devam etti ve sağ cephe karıştı…
Bizim Rahmetli Erbakan’ı ilk tanımamız şöyle oldu. İstanbul’dayım, Rahmetli Erbakan’ı da gıyaben tanıyorum. Ve görmek için vesileler arıyorum. Gazetede bir konferansı olduğunu okuyorum. Bu semti Yeni Kapı diye hatırlıyorum. Aksaray üst geçitten aşağıya doğru Marmara istikametine indik. Çok büyük bir salon belki beş bin kişi var. Ayakta bir yere sıkıştık, Erbakan geldi, kürsü biraz yüksek konuşurken görüyoruz. İnsanlara istikamet veren bir konuşma yapıyor. Can kulağıyla dinledik. Konuşmadan hoşlanıyorum, içimden söylendiği kadar varmış diyorum. Konuşmayı hızlı bir şekilde bitirdi. Arkadaşlar topluca Fatih Camiine çıkıyoruz, vakit daraldı dedi. Kürsüden inip, yanındaki bir grup insanlarla birlikte yola koyuldu. Biz ön sıraya yakın olduğumuz halde salondan çıkana kadar yüz metreden fazla yol almıştı. Peşine takılıp, yetişmeye çalışıyoruz. Tığ gibi bir insan yetişemiyoruz. Grubun büyük bir kısmı salondan çıkana kadar çok mesafe kaybetti. Biz de çevremizdeki insanlarla birlikte devam ettik. Amma öğle namazına yetişemedik. Camiinin arka bir bölümünde yeniden cemaat olup, namazı kıldık.
Fatsa’ya geldiğimde bunları arkadaşlarıma anlattım. Erbakan M. Nizam Partisi’ni kurunca çevremdeki bütün arkadaşlarım partiye geçtiler, ben onlarla düştüm, kalktım. Trabzon’dan Samsun’a kadar Erbakan’ın bütün konuşmalarına katıldım. Hatta meşhur Konya mitinginde ben de vardım. Parti faaliyetlerini ben Türkiye’nin hatta dünyanın şartlarına uygun bulmuyordum. Yapısı yapıma uygun, ancak takip edilen siyasetin Türkiye’nin şartlarına uymadığında ısrarlı idim ve 28 Şubat olayları da bizi doğruladı. Rahmetlinin fikirleri engellendi. Kendisini sevdim ve severim. Allah’tan kendisine sonsuz rahmet ve mağfiretler diliyorum. Sevenlerine sabırlar diliyorum. Allah cc. Cennette buluştursun. Bizim yapımız Menderes, Özal ve Ak Parti diye ifade ediyoruz. İslami yönümüz de Bediüzzaman ve Fethullah Hoca Efendidir. Rahmetlinin iman yapısını da çok seviyordum. Tekrar tekrar Allahtan rahmet ve mağfiretler diliyorum. Mekanı cennet olsun.