HESLERİ GEZDİM GÖRDÜM ÜRPERDİM
HES’LERİ GEZDİM GÖRDÜM ÜRPERDİM
Evet; gittim, gezdim, gördüm ve ürperdim. Karadeniz’e akan tüm dereler sözde HES projeleriyle vahşice katlediliyor Her vadide köstebek delikleri gibi tüneller açılmış… Dere yatakları koca koca kaya ve toprak yığıntılarıyla doldurulmuş… Taşlar arasında onlarca kunduz iskeletleri ve hayvan leşleri… Sanki HES vahşetinin canlı örnekleriydi. Hani dersiniz ya; Frankeştayn’ın canavarları da ne ki?
Bir yanda dozer ve kırıcılar dağ taş demeden sürekli kazıyorlar, kırıyorlar. Diğer tarafta motorlu testereler yaban barınağı ağaçları hunharca kesiyorlar. Vadilerimiz vahşice talan ediliyor dersem doğrudur.
Yan kollardan akan dere yatakları borularla hapsedilmiş, o güzelim doğaya sanki dozer ve kırıcıların homurtulu gürültüsü hâkim olmuş…
Tanrı’nın tüm canlılara bahşettiği su artık vahşi talancıların ellerine teslim… Katledilen ormanlarda ceylanlara da su kalmamış…
Melet Irmağı’nı da gezdik, gördük… Orada da aynı manzara… Yol tünel çalışmaları 11 kilometrelik dere yatağını tamamen kurutmuş… Hayvan leşlerinden, yağ kokularından geçilmiyor. Daha da yukarılara gittiğimizde 78 kilometrelik dere yatağının tamamen borularla kapatıldığını gördük.
Diyorlar ki; “Enerjiye ihtiyacımız var. Bütün bunlar olmalı… Aksi halde evlerinizde çıra yakarsınız.” Ne de güzel korkutuyorlar, yanıltıyorlar yoksul insanları… Aslında enerji üretmek de değil amaçları… Yaylalarımızdaki kaynak sularımıza kadar 49 yıllığına almışlar da haberimiz yok. Gizliyorlar, saklıyorlar, çok da yalan söylüyorlar.
Hayvanlar da, insanlar da artık susuz kalacaklar diyorsam, bu bir kehanet değildir. HES Projesi yalan üstüne yalanla doldurulmuş… HES’leri yapan tüm şirketler Türk’müş… Yaptığımız araştırmalarda Türklerin payının yüzde beş olduğu gerçeği de hepimizi ayrıca ürpertmiştir.
Mesela bunlardan biri üç yabancı ortaklı OR-YA… HES payı yüzde beş… Kalan yüzde doksan beşlik pay; İngiltere’de Londra kökenli bir Yahudi, diğeri İsrailli, bir diğeri de ABD’li bir firmayla pay edilmiş. Bu firmaların hepsi de kendi ülkelerinin ticaret odalarına bağlılar ki; bizim ülkemize hiç mi hiç katkıları bile yok.
Yabancı sermaye eğer buysa bunun kabul edilebilirliği nasıl söylenir? Madem enerji açığımız var, madem evlerimizde çıra yakmamızı istemiyorlar; “Artvin Deriner Barajı 13 yıldır neden bitirilmek istenmiyor?” diye sormak lazım. 670 megavatlık bu baraj tamı tamına 2000 HES Projesi’ne bedel… Ama gel gör ki; adamların zoru enerji üretmek değil ki… Adamların zoru ülkenin tüm sularını ele geçirmek…
Bu gerçeği artık görmek lazım…
Şimdi tüm bu vahim projelere mahkûm edilmiş Fatsa ve köylerini de bir düşünün. Elekçi-Bolaman Dereleri’nin denizden 25 kilometrelik mesafesinin kuruduğunu, kalan 80 kilometrelik mesafesinin de borularla döşenip her bir dere yatağında dörder santral ve yüksek gerilim hatlarının kurulduğunda sizce nasıl bir fotoğraf oluşur; tahmin edin.