Görüntülenen Sayı: 2072
2803 | Yayım Tarihi: 11 Şubat 2011 Cuma
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  •  Spor 
  • Köşe Yazarları
  • Bunları Biliyor musunuz?
  • Vefatlar
  • Güneşlik
  • Dost Siteler
  • Künye
  • İletişim
  • Son Sayı
Ana Sayfa » Köşe Yazıları » TESLİMİYETİN BELGESİ

TESLİMİYETİN BELGESİ


Facebook'ta Paylaş

 TESLİMİYETİN BELGESİ
Bankacılıkta, sağlıkta, iletişimde, tarımsal üretimde, gıdada, tohumculukta, hayvancılıkta, süt ve et üretiminde, madencilikte ve meyve fidanı üretiminde yaşadığımız teslimiyetin peşinden sularımızın da kullanım haklarının çok uluslu güçlere devredilmesiyle yeni bir teslimiyetin kapıları açıldı.
Cin fikirli teslimiyet projelerinin vahametini bugünden görmek mecburiyetindeyiz. Suyun hayatımızdaki önemi ve değerini bilemiyorsak, çok geç olacağını buradan vurgulamak isterim. Tarihin sayfalarını karıştırdığımızda suyun birçok savaş nedeni olduğunu görürsünüz.
Kızılderili büyük şefin şu sözlerini de özellikle eklemek isterim: "Nehirler kuruduğunda, içinde balıklar öldüğünde beyaz adamların parası geçmeyecek"
Gördüğünüz gibi beyaz adamlar hala saldırıdalar büyük şefin bu ulu sözleri bile onları ürkütmeye yetmiyor.
Su candır, hayattır, ekmektir, aştır. İnsanların suyuna ve aşına yapılan bu tip saldırıların tehlikeli sonuçlar doğuracağı apaçık ortadadır. Sayın hükümetin suyumuzu 49 yıllığına tüm kullanım haklarını çok uluslu güçlere devretmesi tam bir teslimiyet belgesi değil midir? Ülkemizdeki birçok paylaşımların nasıl yapıldığını hepimiz görüyoruz. Sularımızın paylaşımı da bu vahametin en son halkası olmuştur.
Akarsularımızdan sadece enerji üretileceğini düşünmek çok büyük ahmaklık olur. Burada sularımızın yine bizlere çok uluslu güçler tarafından pazarlanması da söz konusudur. Yani kendi suyumuzun başkaları tarafından tekrar bizlere satılması gibi…
“Türk bakar, su akar” düşüncesi belki doğru gibi algılanabilir. Ancak burada “yabancılar yapar, Türklerde bakar” sözcüğünün daha doğruluğu göze çarpmıyor mu?
Bugün sayın hükümetin yapmış olduğu su paylaşımı bizlerin kör bakışları arasında sanki bir yağmayı andırıyor. Sadece tek bir dere üzerinde 30 hidro elektrik santral kurulmak istenmesi, suya karşı yapılan kötü bir saldırı gibidir. Bu güne kadar sadece Karadeniz sahilinde 2000 HES projesinin müsaadesi yasal olarak yürürlüğe girmiştir. Daha geride 10000 HES müsaadesinin de verileceğini duymaktayız.
Şimdi bu duyumlar ve gördüklerimiz karşısında Türk halkı olarak sularımıza ahmakça mı bakıyoruz, yoksa gururlanıyor muyuz? Bölgemiz olarak Ordu’nun derelerinde 63 hidro elektrik santral kurulmak istenmesi sizce çok doğruysa, ister ahmakça isterseniz de gururla bakmaya devam edersiniz.
Şimdi bir ülke düşünün ve o ülke ister Türkiye, isterse de başka bir ülke olsun. O ülkede ne kadar çok ithalat varsa, ne kadar çok yabancı sermaye hâkimiyeti varsa, o ülkede açlık ve yoksulluk hızla artacaktır. Bile bile bu kapılar birilerine hızla açılmak istenirse, sizi yönetenlere karşı kuşkuyla bakmaz mısınız?

Yalnızca aboneler yorum yazabilir.

Abone Bilgileri

Abone girişi yapınız
Abone Kodu:
Parola:
Şifrenizi almak için tıklayın

  • Hava Durumu
  • Arşiv


Kaynak: Meteoroloji Genel Müdürlüğü






 Güneş Gazetesi © 2005-2025 Her hakkı saklıdır.