DERELERİ SATIYORLAR, SEVAP İŞLİYORLAR
DERELERİ SATIYORLAR,
SEVAP İŞLİYORLAR
Hani bazen bir yaralıyı ya da ölmek üzere olan bir kişiyi kurtarmak için çaba sarf edersiniz de kimse size yardım etmez ya, işte o anda içinizden şöyle bir ses “Ey millet! İçinizde bir Müslüman da mı yok?” demek zorunluluğunu hissedersiniz.
Hele ki; şu günlerde zorda kalan birinin bu cümleyi kullanması aslında çok düşündürücü… Bazen ben de böyle olmuyor değilim. Birileri ormanları çöplük alan ilan ediyorsa, birileri meraları yabancı hayvan işletmecilerine satıyorsa, yine birileri dereleri, ırmakları borularla askıya almak istiyorsa, “geleceğimizin felaketini yaşamayalım” diye birileri de içinizde bir Müslüman da mı yok diye çığırıyorsa bu sese dikkat verilmesi gerekmiyor mu?
Bölgemizde Elekçi ve Bolaman Dereleri çaresiz… Dağ yamaçlarından artık denize akamayacaklar… Dağ, taş, dere yatakları borularla kapatılıp, su sesini de duyamayacaksınız. Derelerin suyunu özleyeceksiniz diyorum.
Bu acı özlemi durdurmaya “bir Müslüman yok mu?” diyorum. Biçare derelerimiz şimdiden çığırmaya başladılar. Onlar da kurtarıcı bir Müslüman arıyorlar. Gerçekten Sandal Sefası sürmek istiyorsanız “bizi kurtarın” diyorlar.
Dereleri, borularla askıya almak neyse de 49 yıllığına tüm haklarıyla birlikte yabancılara devretmek nasıl bir hükümet aklı, nasıl bir millet aklıdır? Bu aklı dereler bile anlamış değil…
Elin yabancısı enerji üretecekmiş… Adı da temiz enerjiymiş… Çok da ucuza vereceklermiş… Hatta damacanalarla çok ucuza da su satacaklarmış. Sanırım yüzde beşlik can suyunu da bedavadan abdest almak için salacaklarmış.
Siz hiç kan damarlarınızı kiraya vermeyi düşündünüz mü? Düşünemezsiniz ki… Dereler, ırmaklar da yaşadığımız ülkenin kan damarlarıysa onu birilerine kiralamayı nasıl düşünebilirsiniz? Şaşıyorum…
Bilemiyorum. Belk
i de bu proje, ülkeyi bağımlılıktan kurtaracak diye de düşünebilirsiniz. Ancak 49 yıl (Yarım Asır) suyumuzu, otlağımızı, madenlerimizi Avusturyalısından Almanına, İsraillisinden İtalyanına tüm haklarıyla devrederseniz; “bunun adını söyleyecek de bir Müslüman arıyorum.” diye figan edersiniz.
Aslında bu sorunun cevabını Sandal Sefası Projesi’nin mimarları verse iyi olurdu. Eğer ki; “derelerimizi kurumaktan kurtaracak bir Müslüman yok mu?” diyorsam çocuklarımızın sağlıklı yaşam sürmeleri içindir. Görüyoruz ki; ne sayın hükümet, ne de ona güvenen yabancı sermaye yasaları da tanımıyorlar.
Yasalarda “doğal servet ve kaynakların mülkiyet hakları hele ki yabancılara devredilemez” der. Buna rağmen ülkenin tüm su kaynaklarının sorumsuzca 49 yıllığına yabancılara kiralanması hangi hukuka göre ayarlanmış; onu da bir Müslüman çıksın anlatsın istiyoruz. Anlatsın ki; acaba biz mi günah işliyoruz?