SEVİYESİZ SÜRTÜŞMELER
SEVİYESİZ SÜRTÜŞMELER
Baykal ve ekibini “yaşlılar kalesinin gardiyanları” diye eleştirmiştim. Kılıçdaroğlu’nun sataşmalı seviyesiz siyasetini gördükçe, o yaşlı gardiyanlara haksızlık ettiğimi anladım.
Bu ülkede yüzde 60 şeker ithalatı, yüzde 70 buğday, yüzde 80 mısır, yüzde 100 tohum ithalatı yapılıyorken meralar, ırmaklar, dereler bilinmeyen güçlerin işletmesine veriliyorken Kılıçdaroğlu’nda tık yok.
İşçisi, köylüsü, üreticisi, emeklisi geçim sıkıntısına düşmüş; Kılıçdaroğlu’nda yine tık yok. Hem de seçime bir kala üretimden, emekten, eğitimden, üniversitelerden, YÖK’ten, sendikalardan, üretici birliklerinden söz edip çareler üretilmesi gerekirken akademik kariyeri olan Kılıçdaroğlu gibi bir genel başkanın gündemi Hizbullah’la doldurmaya çalışması; işçisine, üreticisine, emeklisine, yoksuluna, hiç mi hiç mesaj bile vermiyor.
Milleti Donkişot’laştırıp boş değirmenlere saldırtmanın âlemi yok. Hem bir daha da seçim olmayacaksa abuk-subuk çocukça Hizbul sataşmaların kime, ne yararı olur? Şu vahim sözlere bakın… Başbakan bereketsizmiş… Kendisini tedavi ettirmeliymiş… Ayvaları Recep yemeliymiş… Bir akademisyene yakışıyor mu?
Kimlerin kurgusudur bu sataşmalar; anlamış değiliz. Hele hele Recep’le Kemal’i hiç anlamış değiliz. İkisi de yan yana yolcu…
Hele ki; işçinin, memurun kıdem tazminatlarına son veren kararların vahametini göremeyen yeni CHP’ye “ne yapıyorsun, görmüyor musun” diye sormayalım mı? “Bu mu yeni CHP?” diyorsam alınmasınlar. Çünkü biz de onları göremiyoruz. Tarikatların tasavvuf rüzgârında yan kanat gitmenin riskleri sonradan çıkar.
Yıl 4 Haziran 2003. Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesiyle ülke ne hale geldi? AKP ve CHP’nin bu sözleşme hükümlerine göre ne yapacakları da hala belli değil… Belirsiz bir AKP ve belirsiz bir CHP’yle seçime gidiyoruz.
“Milliyetçi, ulusalcı MHP de var” diyenler mutlaka olacaktır. Olacaktır da; Namık Kemal Zeybek’le, MHP’nin de eritilmek istenmesi dört koldan kuşatılmışlığımızı göstermiyor mu?