İSTANBUL’DAKİ GECEDE GÖZÜME TAKILANLAR
Uzun yıllar dışarıda yaşamış biri olarak başka diyarlarda Fatsa adı geçtiğinde yaşanan duyguyu ve heyecanı iyi bilirim.
İşte bu gözle izledim, İstanbul Fatsalılar Derneği’nin gecesini televizyondan…
Eğitime katkı bahanesiyle bir araya gelen Fatsalılar, en azından hasret giderdiler. Bir taşla iki kuş vurulmuş oldu. İyi de oldu.
Bildiğim kadarıyla İstanbul’daki derneğimiz uzun zamandır gece düzenlemiyordu. Belki de düzenleyemiyordu.
Tabi bu bir eleştiri konusu olamaz. Çünkü bu boyuttaki geceleri düzenlemek, organize etmek ve altından kalkabilmek bir hayli zordur.
Nasıl bir çaba, nasıl bir özveri sergilendiğini tahmin edebiliyorum çünkü…
O nedenle başta başkan Özlem Hazinedar olmak üzere gecenin hazırlanmasında emeği geçen tüm Fatsalılara ve geceye önemli katkılar sunan Fatsa dostlarına kendi çapımda teşekkür ediyorum.
Gelelim geceden kesitlere…
Öncelikle gecede Fatsa’nın siyasetçisini, sanatçısını, iş adamını bir arada görmek harika bir olaydı.
Gecede Mustafa Keser’e önemli bir yer ayrıldığını gördük. Kendisinin ustalığını ve geldiği noktayı her zaman takdir ve hayranlıkla karşıladım. Bundan sonra da bu düşüncelerim değişmeyecek.
Ancak süre bakımından orada bulunan onca sanatçımıza sanki biraz haksızlık yapıldığını düşünmeden edemiyorum. Sahne performansları bakımından Keser’le aralarında fark olsa bile yılların Sami Aksu’su, Mehmet Gümüş’ü, Tuğrul Şan’ı, Ümit Tokcan’ı, Cem Çelebi’si veya Aydın Beyoğlu’su aynı işi yapamaz mıydı? Sadece bir soru…
Ordu Kültür Merkezi’nin açılışında Kadir İnanır’la Ferudun abi sayesinde röportaj yapma fırsatı bulmuştum. Sorduğum bir soru üzerine Fatsa ve Ordu’ya karşı özel bir yaklaşımının olmadığını, kendisinin tüm Türkiye’nin sanatçısı olduğunu söylemişti. Ne hikmetse Fatsalılar gecesinde de benzer cümleleri söyleme ihtiyacı duydu. Hatta “Basındaki arkadaşlardan rica ediyorum. Beni bölge sanatçısı gibi yazıp-çizmeyin.” dedi.
Kendisinin de söylediği gibi Türkiye’nin her yerinden davetler aldığı doğrudur. Çünkü Türkiye’nin sanatçısıdır. Zaten hiç kimse O’na şimdiye kadar “bölge sanatçısı” demedi. Tüm bunlara rağmen bu tür savunma haline girmesi, açık söylemek gerekirse “incitici” olmaktadır.
Kadir İnanır, Fatsalılar gecesine sadece Türkiye’nin sanatçısı olduğu için mi davet edildi acaba? Buna “evet” demek mümkün mü? Eğer öyleyse bir Cüneyt Arkın, bir Tarık Akan da davet edilebilirdi. Ordu’daki Kültür Merkezi’nin açılışına Kenan İmirzalıoğlu değil, Kadir İnanır davet ediliyor. Neden?
Sözün özü; Kadir İnanır, bölgemizde sanatçı kişiliğine duyulan saygının yanı sıra, “bizden” olduğu için Türkiye’ye oranla iki kat daha fazla sevilmekte ve kendisine saygı duyulmaktadır. Ancak bu konuda yaptığı açıklamalar, kendisine olan yaklaşımla ters düşmektedir.
Öte yandan gecede eski Enerji Bakanı hemşehrimiz Hilmi Güler’in demiryolu, doğalgaz ve Elekçi Projesi’yle ilgili söyledikleri Fatsa adına sevindirici olmuştur. Her ne kadar gecikmiş hizmetler olsa da…
Belediye Başkanımız Hüseyin Anlayan’ın geceden erken ayrılmasına ilişkin duyduklarımız eğer doğruysa, bunun tüm Fatsa’ya yapılmış bir “nezaketsizlik” olduğunu düşünebiliriz. Bu noktada tüm iyi niyetimizle, duyduklarımızın doğru olmadığını ummak isterim. Eğer dernek yetkilileri tarafından konuya ilişkin tatmin edici bir açıklama yapılırsa, kamuoyu adına memnun oluruz.
Gecede gözüme takılanları kısa kısa geçmeye çalışıyorum.
Ekrana yansıdığı kadarıyla gözümüze çarpan bir tuhaflık da; davetlilerin çok ciddi bir tavır ve beden dili kullanmalarıydı. Böylesi geceler her ne kadar yararlı işlere imza atmak için yapılsa da işin içinde biraz da eğlence olmalıdır. Herkesin kendini kasarak oturduğu bir gecede sıkılmaktan başka bir şey olamaz.
Şarkıda dediği gibi “bu gece bizim gece” düşüncesiyle davetlilerin rahat ve pozitif olmaları gerekirdi. Fakat o rahatlığı göremedik. Herkeste bir resmiyet, bir resmiyet… Böyle gece mi olur? Ya da gece dediğin böyle mi olur?
Bir de anlamadığım; Fatsalılar Derneği yıllardır gecelerini hep pahalı ve lüks mekânlarda organize ediyor. Tamam… Fatsalılar olarak her şeye layığız. Ancak “sosyete” düzeyinde organizasyonlar düzenlemek şart mıdır Allah aşkına? Çünkü böyle yapıldığında sadece “Fatsa sosyetesinin” eğlendiği bir kulüp görüntüsü ve algısı oluşuyor. Bunun yıllardır bir eleştiri konusu olduğunu hepimiz biliyoruz. Her Fatsalı elit bir düzeyde yaşamıyor ki…
Elbette başta da söylediğim gibi böylesi geceleri organize etmek zor ama eleştirmek son derece kolaydır. O nedenle yaptığım eleştirilerin, gösterilen özverili çalışmaların üzerini kapatmasını istemem.
Geceye emek veren herkesi bir kez daha kutluyorum. HOŞÇAKALIN.