SORARIM SİZE, BİZ NEREYE GİDİYORUZ?
Öncelikle yazıma başlamadan şunu belirtmek isterim ki, ben hiçbir partinin üyesi veya sempatizyanı değilim. Ve hiçbir partili ile en ufak organik bağım yok. Siyasette ise, 28 yıllık hayatımda beni etkileyen çok nadir isimler çıktı, onların birçoğu da faili meçhul bir şekilde komploya kurban gitti. Yani bu memlekette birileri halkın yararına bir söylemde bulunduysa veyahut ülke sınırları içindeki en ufak bir şeyi, ite, çakala yem etmediyse, bunu maalesef canlarıyla ödediler. Bu sebeple Türkiye hükümetlerin değil, sistemin yönettiği bir ülke oldu çıktı. Hükümetler değişti, isimler değişti ama hiçbirisi bize dayatılan sistemin bir parçası olmaktan ileriye gidemediler, zaten gitmek içinde en ufak bir çabaları olmadı. Hani diyorlar ya mebuslarımız ‘-Ben hizmet için buradayım!’. Onlara tek cevabım şu olur; ‘-Hadi canım sende.’ Eğer hizmet için burada isen, milletvekilliği için aldığın maaşı dağıtsana halkına. Ya da 5000 TL emekli maaşı alacaksın, itiraz etsene benim SSK’dan emeklim 600 TL alırken, ben bu parayı kabul edemem diye. O yüzden kimse bana hikaye anlatmasın, ben hizmet için buradayım diye. Eğer bunlardan vazgeçebiliyorsanız o zaman en ufak itirazım olmaz samimiyetinize. Peki bu kadar refah düzeyi artmış siyasilerimiz acaba bizim için ne hizmetler yapmış! şöyle bir bakalım.
PİYASANIN DURUMU:
Hani deniliyor ya ekonomimiz bilmem kaçıncı ekonomi oldu diye. Eee o zaman size soruyorum, biz esnaflar niye acınası bir haldeyiz? Memurlarımızın, esnaflarımızın kaçı bankanın kıskacında değil? Hangimizin yarınla ilgili ümitleri var? Çocuklarımız için güzel bir tablo görüyor musunuz, geleceğe dair?
HUKUKUN DURUMU:
Yeni yapılan anayasa değişikliği sürecinde çıkan kanunlardan ve paslanmış hukuk sistemimiz yüzünden artık katiller ve tecavüzcülerle birlikte yaşayacağız maalesef. Neymiş efendim 10 yıl içerisinde mahkeme karara bağlanmazsa, o tutuklular serbest kalacakmış. Buyurun cenaze namazına! Üç günde 110 kişiyi öldüren Hizbullah’cı da çıktı, 4 yaşındaki bir yavrucağa tecavüz etmiş sapıkta çıktı. Hadi gülün şimdi gülebilirseniz. Hadi hayal edin yüzlerce katille, binlerce tecavüzcü ile beraberce güneşli günleri.
TABİATIN DURUMU:
Farkında mısınız bilmiyorum ama cevre il ve ilçelerimizde HES’ler( Hidro Elektrik Santralleri) yapılıyor. Bu doğaya öyle bir zarar veriyor ki tarifi imkansız. O suların bir araya toplanması, şuan kar yağamamasını bile tetikliyor misal. Giresun Yağlıdere’de 6 tane birden yapılmış HES’ler. Herkes orada iş istihdamı olacak diye beklerken, o güzelim tabiatlarından olduklarını, geç de olsa anlamışlar. Uzun tüneller, kesilen ağaçlar, sudan yararlanamayan hayvanlar, bahçesi sular altında kalan çiftçiler ve sayamayacağım onca sıkıntı. O derelerin kıyılarına kurulan elektrik direklerinin telleri, kuşların göç yolunda olduğu için telef olan onlarca kuğuyu, binlerce kuş çeşidini ve o santrallerin yaydığı radyasyonları hiç saymıyorum size. Birileri cebini dolduracak diye niye benim çocuğumun geleceği kararsın, binlerce ağaç ve hayvan telef olsun ki? Hala diyorbiliyor musunuz bizi güneşli günler bekliyor diye?
EĞİTİMİN DURUMU:
Dünya çapında yapılan bir seviye belirleme sınavında bizim çocuklarımız sondan 3. oldu biliyor muydunuz? Üniversitede okuyup bu sisteme itiraz edenler ise, ya su sıkılıyor ya da darp ediliyor. Birileri de bir şeye itiraz edemeyecek mi kardeşim? Hep mi sussunlar, emme basma tulumba gibi her şeye baş mı sallasınlar? Onları karşına alıp nedir kardeşim sizin derdiniz diye hiç mi sormak gelmiyor aklınıza? Yoksa sorulacak sorulara, cevaplarınız mı yok?
Sizi bilmem ama ben nereye doğru gittiğimizi görür gibiyim?