NE YEDİĞİMİZİ BİLME HAKLARIMIZ VAR MI?
NE YEDİĞİMİZİ BİLME HAKLARIMIZ VAR MI?
Biogüvenlik yasası yürürlüğe girdiği tarihten itibaren ne yediğini bilmeyen garip bir millet olduk.
Market rafları ABD menşeili Tayland pirincine kadar sürüsüne bereket… Ne alırsan ithal gıda ürünleriyle dolup taştı. Hele hele organik diye satılan ne idüğü belirsiz domateslere de maşallah…
İnsanlar artık transgenik gıdalarla beslenmek zorunda… Her ne kadar organik beslenmeye çok dikkat etseler bile yine de GDO’lu beslendiklerinin farkında bile olamıyorlar.
Ülkeyi GDO’lu sanal cennete çeviren sayın başbakanımızın bir üniversitede rektörlerle yaptığı toplantıda şu sözleri gerçekten ilginçti: “Bu güne kadar üniversitede Türk tarımını kimse konuşmadı. Bunları gündeme getirmek lazım…” demişti.
Evet, çok doğru… Sayın başbakanımız herhalde eleştirilmek istiyor ki; bu cümleleri sarf etmiş… Ülke tarımını ne hale getirdiğimi “görün “ demeye getirmiştir.
Dört ay önce mısır şekeri de ithal edeceğiz demiştim. O da oldu. Vay benim şeker pancarı üreten çiftçimin haline!
Tarımsal üretimin ne hale getirilmek istendiği gayet açık… Üretmeyeceksin, ithal besleneceksin.
TUİK’in 2010 yılı bitkisel üretimine ilişkin tahminleri de zaten tüm gerçeği de ortaya koyuyor. Tahıl üretiminde yüzde 3.4, sebzelerde 2.6, meyvelerde 0.8 azalma beklendiği gözlemlenmiş… Tarımla ilgili planlama yetkisi olduğunu sandığımız Tarım Bakanlığı’na sormak lazım… Bu bir ülke politikası mıdır? Ya da planlama yetkileri bakanlığın görevleri dışına mı itilmiştir?
Öyle ya… Ne yediğini, hatta ne ürettiğini bilmeyen garip bir millet olduk. Bilme haklarımız sanki elimizden alınmış… “Bizim planlamacılarımız ne yapıyorlar?” diye baktığımızda, teknik üretimin en tehlikeli gelişim metotlarını dayattıklarını da görmüyor değiliz.
Misaller çok… Mesela denetimsiz sera ürünlerinde kullanılan hızlı gelişim metotları… Hıyarda, marulda, domateste, biberde, patlıcanda, kabakta hızlı gelişim ilaçları kullanılmadığını söyleyemeyiz.
Yani diyeceğim odur ki; ülkemizde kontrolsüz, ithalata dayalı tehlikeli beslenmeye mecbur bırakılıyoruz.