İLERİ DEMOKRASİ
‘Bu gelişmeler daha ileri demokrasiyi ve özgürlük standardını hazmedemeyenlerin tavrıdır. Gerçek manada özgürlük mücadelesi, masada konuşarak, düşünceleri entellektüel ortamda ortaya koyarak olur. Yumurta ve Molotof atmakla, sopalarla özgürlük mücadelesi olmaz. Bu tür adımlar atıldığı sürece, görevi güvenliği sağlamak olan polis de ortaya gereken tavrı koyacaktır.’ Diyor sayın Başbakan.
İleri demokrasimiz öyle ileri bir düzeyde ki, Başbakanı ve politikacıları protesto etmek için toplanan öğrencileri; şiddete başvurarak, döverek, tekmeleyerek, biber gazı sıkarak dağıtan emniyet güçlerinin yaptıkları gayet normal görünüyor. Toplumun huzurunu bozanlar nerde olursa olsun, en şiddetli bir şekilde bertaraf edilmelidir mantığıyla, öğrenciler büyük bir orantısız güç kullanımına maruz bırakılıyor. Bu öğrencilerin, kendilerine Anayasa tarafından tanınan bir haklarını kullanırken, üstelik ellerinde insanlara zarar verici bir madde de taşımadıkları, şiddete yönelik bir eylemleri olmadığı halde, bu denli sert bir müdahaleyle, adeta hınçla karşılaşmaları ileri demokrasimizin ulaştığı boyutu gösteriyor.
En ufak bir protestoyu bile hazmedemeyen, kendisine karşı çıkan tüm seslerin kısılıp, herkesin tek bir korodan aynı şarkıyı seslendirdiği bir demokrasi. Protesto konularının değişip, kendi destekledikleri konularda yapılan gösterilerde, güvenlik güçlerinin adeta sessiz kalıp, uzaktan desteklediği, karşı çıktıkları konularda ise şiddetin had safhada olduğu bir demokrasi.
Masaya oturup konuşalım, entelektüel düzeyde karşı çıkalım, kimseleri protesto etmeyelim derseniz; bazılarının ya da belli grupların aleyhinde konuşanların, yazanların, çizenlerin uğradıkları muameleler, öğrencilerin uğradığı fiziksel şiddetin yanında hiç kalır. Öyle ya, insanın özgürlüğünün elinden gitmesi, yıllarca aklanmayı beklemesi, eli kolu bağlı kalması, bir sefer uğradığı şiddetten daha zor değil midir? O yüzden masada oturup düşünmek, entelektüel fikirler üretmek bu ülkede çok daha tehlikelidir.
Bu ülkede liderlerin, politikacıların hiçbirşeye tahammülü kalmamış, hiçbirşeyi sükunetle ve ilgiyle dinleyemez olmuşlardır. Muhalif ve iktidar olarak birbirlerine gösterdikleri tavır ve yaklaşımlar, halka da yansımaktadır. İktidar, kendisinden olmayana ve farklı yapıların mensuplarına karşı, açık bir tavır almaktadır. Kendi ülkesinde yaşayan ve kendi vatandaşı olan insanlara, farklı düşünce gruplarında, ya da onun muhalifi olduğu gerekçesiyle, ağır ithamlar da bulunabilmekte, bu yönde ki her türlü protestoyu da, demokratik bir hak olarak değil, adeta düşmanca yapılan ve karşılığını bulacak davranışlar olarak yorumlamaktadır. Hep bir karşı taraf polemiği yaşanmaktadır. İnsanları kucaklayan, espriden anlayan, gülmeyi ve affetmeyi bilen bir iktidar anlayışımız maalesef kalmamıştır. Hoşgörü ve yapılanları anlama, eleştirileri, karşı çıkışları, sükunetle karşılama devri kapanmıştır. Çoğunluğun da artık sesini çıkarmaktan zaten kaçındığı, fakat üniversite gençliğinin, halen belli zamanlarda olumsuzluklara karşı çıkabildiği günümüzde, onlar da gereken cevabı almaktadır.
Her geçen gün, daha ileri bir demokratik düzene doğru yol alırken, bu demokrasiyi hazmedemeyenler de daha ileri tekniklerle susturulmaktadır. Bu sebeple, demokrasinin her türlü nimetlerinden faydalanıp, geleceğe bol bol yatırım yaptıktan sonra, karşı çıkanlara kulaklarımızı tıkamak, onları şiddetle susturanları da desteklemek, sanırım günümüzün en rağbet gören tavrı olacaktır.