BU MİLLETİN SUÇU NE?
BU MİLLETİN SUÇU NE?
Bizde unvan,meslek ve statüler tıpkı cadde ve sokak isimleri gibidir. Yani ani ve sessiz değişir. Bir bakmışsınız 1.cadde, bir bakmışsınız göz açıp kapayıncaya kadar adeta ışık hızı tadında olmuş size Aşkabat caddesi. Yarın öbür gün Türki Cumhuriyetlerle aranız bozuluverir siz de yaparsınız adını Tahran caddesi. Ertesi gün İranla papaz mı oldunuz, doğalgazınızı mı kesti meraklanmayın nitekim ünlü bir Türk büyüğünün de dediği gibi demokrasilerde asla çareler tükenmez. Zaten o ara mutlaka bir gazeteci, yazar, aydın artık Allah ne verir kul ve derin devlet de ne esirgemezse elbet biri katledildi mi alın size sokak ya da caddenin cillop gibi yeni adı.
İşte unvan ve statüler de aynı cadde ve sokak isimleri gibi belli ki zaman zaman mütemadiyen değişir. Doktor adamın sesi güzeldir gün gelir şarkıcı olur. Adam türkücüdür ama köfteden pideden iyi anlar kebapçı olur. Mankendir ama Allah yürü ya kulum der modacı olur. Zengindir iflas eder züğürt olur. Vezirdir hünkarı tahttan düşer vezir rezil olur.
Her şey olur da acaba mesih nasıl olunur? Onun da bir ön hazırlığı ,geçiş mesleği var mıdır? Dahası mesih nedir? Kısaca dini kanaat önderi denilebilir mi? Öyleyse bu ne perhiz bu ne lahanadır? Malum Hasan Mezarcı ‘ dan Mehmet Ali Ağca’ ya kadar önüne gelen kendini mesih ilan ediyor. Öyle ki yakında elinizi sallasanız bir mesihe denk gelecek alimallah. Bunun için KPSS düzenlerler hatta Mesihlik Meslek Yüksek Okulu falan açarlarsa şaşırmayın siz.Eskiden her mahalleye bir milyoner hedefi şimdilerde her mahalleye bir mesih çıtasına kadar yükseltilebilmiş midir? Peki ya cinayet zanlısından hatta hükümlüsünden mesih olur mu?
Hani ne bilelim bu mesih dediğimiz varlık-ı şahane herhalde vatanına milletine hayırlı olan, helal süt emmiş, zeki, çevik ve ahlaklı bittabi çalışkan aynı zamanda sporcu falan mı olur? Bilfiil dürüst ve ahlaklı olması gerekmez mi? Sağlam kafanın yanına sağlam vücut istemez mi? Cumhurbaşkanı seçiminde olduğu gibi 40 yaşını doldurmuş üniversite mezunu olma gibi şartları var mıdır? Yoksa her zincirinden boşalana açık mıdır? Peki geçtik bunları protokolde sırası ne olur, askerden önce mi sonra mı yer alır? Acaba bunları ulemaya mı sormak gerekir kim bilir? Tamam hadi hepsini geçtik bari akli melekeleri yerinde, temyiz kudretine haiz makul derecede orta zekalı ehliyetli biri olsa ona da razıyız.
Gerçi oyu dağdaki çobana bir türlü fark atamayan daha kendi tarihinden habersiz Aysun Kayacı ‘nın ciddi ciddi akademik anlamda tarih bölümü okuyup, Demet Akalın ‘ ın felsefe dersleri vermesinin istenildiği bir ülkede Mehmet Ali Ağca mesih olsa çok mu? Öyle ya ne de güzel söylemiş Yılmaz Erdoğan “hayatı boyunca oyuncak ayıya sarılıp uyumuş bir kızı, büyüdüğünde sevgili seçimi yüzünden eleştiremezsin” diye.
Keza aynı mantıkla varoluşu boyunca el etek divan pençe durmuş, sözde müttefiklik uğruna resmen sömürge haline gelip açık pazar olmuş, her dönem içte bir üstün egemenliğinde alabildiğine güdülmüş, etinden yününden sütünden faydalanılmış bir ülke için o ülke halkını ileriki zamanlardaki seçimlerinden dolayı da eleştiremezsiniz. Varsın alem mesih olsun. İş ki devlet oyuncak ayınıza zeval vermesin. İçiniz de rahat olsun keza evdeki oyuncak ayınız mesihliğini ilan etmeye kalkışıncaya kadar sorun yok.
Düşünsenize bir öldürülen müteveffanın adının verildiği sokağın bulunduğu yere bizzat katilinin belediye başkanı hatta dini kanaat önderi olduğunu. Acaba bu durum pazarda çakma Lois Vitton çanta takıp içine taze doğranmış pırasa paketini yerleştiren teyzemin ahval ve şerait içindeki durumundan dahi vahim bir durum mu olur? Kısaca şu meşhur Fatmagül ‘ ün suçu ne bilinmez ama acaba bu milletin suçu nedir?