YENİ ÇÖP DEPOLAMA YERİ HASANOĞLU DERESİ Mİ?
YENİ ÇÖP DEPOLAMA YERİ HASANOĞLU DERESİ Mİ?
Şehrin merkezini yıllardır çöp depolama yeri gibi kullanan geçmişteki ve bugünkü yönetimler, yeni yasayla çöp depolama yeri arayışına girdiler ve Hasanoğlu Deresi’yle Terzioğlu tepesi arasındaki vadide sanırım karar kıldılar.
Şimdi bu konuyla ilgili yazacaklarım bir eleştiri gibi algılansa da, bazı hatırlatmalarda bulunmanın saygıda kusur olmayacağı düşüncesiyle masamda duran bir sürü resmi yazı arasından bazılarını bu sayfaya dökerek, geçmişte yapılan yanlışın yanına bir yanlış daha ekleyerek doğrunun bulunamayacağını vurgulamak istedim.
Her ne kadar sıhhi çöp depolama sisteminin uygulanacağı söylense de, bu uygulamanın yerleşim alanlarının çok çok uzağında bir yer olması gerekmiyor mu? Bugün sıhhi depolama sistemiyle ilgili Ordu Belediyesi’ni örnek gösterecek olursak, çöp depolama için seçtiği bölgenin neresi olduğuna da bakmak lazım.
Çöp depolama yer seçiminde elbette ki maliyet hesapları da düşünülecektir. Ancak toplum ve çevre sağlığının bu maliyet hesaplarından daha öncelikli olduğunu da hatırlatmak isterim.
Kaldı ki; toplum ve çevre sağlığı için tüm dünyada doğayı ve çevre sağlığını koruma amaçlı bir yığın anlaşmalar yapılmış ve Türkiye de bu anlaşmalara uyum sağlayacağını taahhüt etmiştir.
Avrupa Birliği Genel Sekreterliği’nin 1 AĞUSTOS 2003 tarihli yazısına göre AB’ye adaylık için başvuruda bulunan ülkelerin doğayı korumakla ilgili KOPENHAG Kriterleri’ne uymak zorunluluğu vardır. Bu kriterler siyasi, ekonomik ve topluluk mevzuatının belirlenmesi olarak üç grupta toplanmış.
Öyleyse ki; öyle… Bu şartlara uyum sağlayacağını taahhüt eden hükümetimiz katılım ortaklığı belgesine göre Türkiye’nin çevre konusunda kısa vadede yapması gereken iki konuya da dikkat çekilmiş…
1- Uluslararası çevre sözleşmelerine göre, doğa koruma, su kalitesi, entegre kirlilik önleme ve atık madde yöntemiyle ilgili yasal düzenlemelerin mevzuata uygun bir şekilde Çevre Etki Değerlendirmesi direktifine uyulması şartına riayet etmesi mecburiyeti koşulmuş.
2- Doğal yaşam alanlarının korunmasına ilişkin 21 Mayıs 1992 tarihli konsey direktifi ve yaban hayatının korunmasına ilişkin de 2 Nisan 1979 tarihli konsey direktifiyle de sınıflandırılmış veya gelecekte sınıflandırılması muhtemel alanların Avrupa Ekolojik Ağı kapsamına alınmış olup Türkiye’nin de buna uyum göstereceği taahhüt edilmiş.
Şimdi yeni çöp depolama yeri olarak tahsis edilmesi istenilen Hasanoğlu dere vadisinin bu sözleşmelere göre uygun yer olduğu düşünülebilir mi?
AB‘ye üye olmadığımız veya alınmadığımız için bu düzenlemeler bizi yükümlü kılmaz diye düşünebilirsiniz. Ancaaak; Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak 1984 yılında imzalanan BERN sözleşmesine göre de doğal yaşam alanlarımız güvence altına alınmış. Canlı türleri koruma yolunda gerekli yasal, idari önlemlerin alınacağı taahhüt edilmiş kiii… Bunun aksi uygulamaların BERN sözleşmesine göre Ülkemizi müşkül duruma düşüreceği de bilinmelidir.
Canım ne olacak? Burası Türkiye… Çöp bizim, doğal yaşam da bizim… İster bozar, ister bozmayız. Nasıl olsa otorite biziz. İstediğimizi yaparız. Yok, canlı türlermiş, vay(!) doğal yaşammış. Çöpümüzü cebimizde gezdirecek değilizya diyenler mutlaka olacaktır. Olacaktır daa… Yıllardır ayağımızın altında kokan çöp şimdi tepemizde kokacaksa bunun neresi doğru?
Fotoğrafı ters çevirmekle görüntüyü değiştiremezsiniz.
Eğer ki; çöp dökecek bir yer arayacaksak daha uygun bir yeri mutlaka buluruz. Yeter ki; kolaycı düşünmeyelim. İşte o zaman daha temiz, daha inançlı, daha gerçek insanlar olarak yaşadığımızın hazzına varırız.