NASIL BİR BAYRAM?
Nasıl bir bayram istediğimi açıklamadan önce bazı hususlara değinmek istiyorum. Çok önemsediğim bazı konular vardır. Birkaç örnek vermek gerekirse:
Aslında iki sayı önce bu sütunlarda yazdım.İster hapis cezaları olsun, ister vergi, sigorta, trafik cezası ve bunun gibi devlete ödenmesi gereken para cezalarının affedilmesi olsun, beni adeta çıldırtır. Çileden çıkarır.
Her öğretim yılının açılış ve kapanışında gerek öğretmen ve gerekse öğrencilerin eğitilmesi konusu vaz geçemeyeceğim olmazsa olmazlarımdandır. Mutlaka eğitimin, öğretim kadar önemli olduğunu, bir öğrencinin ihtiyaç duyduğunda matematiksel hesapları öğrenebileceğini, ama büyüklerine saygı, küçüklerine sevgi toplumda nasıl davranılcağı, millet ve memleket çıkarlarının şahsi çıkarların üstünde tutulması gerektiği konusunda mutlaka eğitilmesi zorunluluğunu hep vurgularım. Çünkü bu konu belli bir yaşa kadar öğrenilir. Sonrasında bunun telafisi mümkün değildir.
Bunları ve benzeri saplantılar sıralayabilirim. Ancak bu saplantılardan bir başkası bu haftaki yazımın konusu olacaktır.
Nasıl bir bayram beklentisi içinde olduğum da bu saplantılardan birisidir.
Yazının başlığında olduğu gibi; ‘bayramın anlamı’ kavramıdır. Herkes kendince bir anlam verir bayramlara. Kimilerine göre bayram tatildir. Uzunca yatıp dinlenmek, çalışma günlerinde alınamayan uykunun doyasıya alınmasıdır. Bir başkası normal mesai ile çözülemeyen işlerdeki eksiklikleri bayram boşluğundan yararlanarak tamamlamaya kalkışır. Bir başka gurup ise bayramı gezmek olarak algılar. Gerek yurt içi ve gerekse yurt dışı proğramlar yaparlar. Bayram tatillerinin başlangıcında yurt dışına çıkarken, tatil bitiminde girerken polis ve pasaport kuyruklarında bir daha uzun bayram tatillerinde yurt dışına çıkmamak için kendi kendine söz verdiği halde, üzerinden bir yıl geçince bunu unutup tekrar gidenleri çok görürüz.
Halbuki bayramın anlamı bunlar olmamalıdır.
Gittikçe yozlaşan toplumumuz bayramları bambaşka bir anlama sokmuştur. Aslında bayramların bambaşka anlama sokulmasını yalnızca toplumun yozlaşmasına da bağlamak istemiyorum. Çünkü teknolojinin alabildiğine gelişmesine karşın hayat şartları alabildiğine zorlaşmıştır. Geçim, yaşam ve ulaşım sıkıntıları insanlarımızı istedikleri gibi yaşamak yerine, yaşaya bildikleri gibi yaşamaya zorlamaktadır. Yaşam geçim ve trafik şartları ne olursa olsun, özellikle dini bayramların; büyüklerin, hastaların ve ölümle aramızdan ayrılmış olanların kabir ziyaretlerinin yapıldığı, bu haliyle gündeme getirilmesi de saplantılarımdan birisidir. Benim için bayramın anlamı yukarda saydığım gibi ziyaretler yapmaktır. Bizim toplumumuzu diğer toplumlardan ayıran en önemli özelliklerimizden birisi aile bağlarımızın özellikle bu günlerde çok daha kenetlenmiş görüntüleridir. Bu bağlar zayıflatılmamalıdır. Her aile büyüğü yeni kuşaklara bayramların bu anlamını empoze etmelidir. Bana göre bayramın bu anlamı mutlaka öne çıkarılmalı, herkes tutum ve davranışları ile bu konuyu işlemelidir. Bu duygularla tüm okurlarımın bayramını candan kutlar, sağlık ve başarı dileklerimi sunarım.