SELİM ÇELEBİ'DEN FATSA-ARDEŞEN SEYAHATNAMESİ

Facebook'ta Paylaş

Son bir aydır Ardeşen’e kaç sefer gittim, inanın hatırlamıyorum. Resmen Evliya Çelebi oldum. Hangi ev benim, hangi yer memleketim, karıştırır oldum. Niye mi? Devlet eşim ve yeni doğmuş kızımla, ayırdı beni de ondan. Eşim, Ardeşen Cumhuriyet İlköğretim Okulu’na, Zihinsel Engelliler Öğretmeni olarak atanmasıyla, bizimde hayatımız 180 derece değişti. Onlara orada bir ev tuttum, ben ise Fatsa’da mağazam olduğu için kaldım. İşte ben Fatsa’da kalınca gurbette, aldım her an soluğu Ardeşen’de. Bunu fırsat bilerek biraz gözlem yaptım Ardeşen’de, Rize’de.
Ardeşen bir kıyı kenti ama sahil yolunun arkadan geçmesiyle biraz denizden kopmuş. Şuan bizden küçük bir ilçe olsa da, gelişmeye çok açık bir yapısı ve alanı var. Çok sayıda inşaat yapılmaya devam ediyor. Trafik ise tam bir kurt kapanı. Öyle ki ne zaman önüne, hangi araba atlayacak belli değil.Şöyle söyleyeyim bir kilometrelik yolda en az iki tane kaza atlattım.Sizlerinde bir gün yolu Ardeşen’e düşerse, aman dikkat edin.
Halkı ise çok enteresan yapıları var. Her Karadenizli gibi onlarda çok yardımsever.Bir işin düştüğü zaman yardımcı olmak için ellerinden geleni yapıyorlar.Mesela oradaki komşumuz buradakilere beş çeker.Allah razı olsun tuttuğumuz evi biz gitmeden temizlettiler.Taşındığımız gün bizi evlerinde ağırladılar.Taşınma işleri bitince de envai çeşit yemek yolladılar.Bu Fatsa’da ise iki defa ev taşıdım, bir kişi bile ne var ne yok diye gelmedi bile.Sarı evler diye tabir edilen Sahil Sitesinden taşınırken bir şeye ihtiyacın var mı diyeceklerine iki yıllık komşularım, akşama sarkmasın da rahatsız olmayalım dediler.Buradan söylüyorum orada ve bizim mahallemize taşınırken bize sıkıntı çıkaranları hala saygıyla anıyorum.Kendi mahallemde bile destek olacaklarına, köstek oldular. O sebeple Ardeşen’liler bizden daha iyi komşu diyebilirim, gönül rahatlığıyla.
Ticaret ise ülkenin dört bir yanında olduğu gibi orada da durgunluk var. Ama vilayeti Rize ise, çok hareketli. Örnek verecek olursam balıkçı barınağının karşısına Cevat Amca (Çelik) bir ev yaptırdı. Aynı o tip bir ev Rize’de ne kadardan satılıyor biliyor musunuz? Tam 300.000 dolar. Ve bütün daireleri satılmış durumda o binanın. Size çok enteresan bir şey daha söyleyeyim. Türkiye’de tek Pazar kurulmayan memleket Rize’ymiş. Bırakın Pazar kurmayı bizim alışkın olduğumuz, balıkçı, simitçi gibi seyyar satıcılar şehir içine giremiyorlar. Bunu anlatan Holiday Karadeniz Distiribitörü Kadir Karslı, sıkıysa girsinler bakalım esnaf onları ne yapıyor diyor. Bu mahalle baskısı ise esnaflar adına çok olumlu bir hal almış Rize’de. Mesela Topaloğlu Market’ten az daha küçük bir marketi göstererek, buranın cirosu en ölü dönemde dokuz, on bin TL’nin altına düşme dedi. Ben sanmıyorum ki orta ölçekli bir market Fatsa’da bin, iki bin TL’yi geçsin. Belki bana pazarcılar ve seyyar satıcılar kızacak ama bence bizlerinde çıkış yolu bu olabilir.
Bir de tabi Ayder Yaylası var.Aman Allah’ım ben çok yer gezdim ama böyle bir renk cümbüşü hiç görmedim. Ağaçlarda kırmızının, yeşilin, sarının her tonunu görebilirsiniz Ayder’de. O şelaleri ise hiç anlatmayayım gidin görün. Görsel bir lezzet o dağları izlemek. Suyu ise süper. Kayalıklardan Ayder suyu içmek mümkün. Zaten şehir içi su şebekesinde de Ayder suyu akıyor. O suyu içtikçe ah benim Sazcılar suyum diye az sızlanmadım. Havası ise tek kelimeyle muhteşem. Ayder’in eteğinde olan Ardeşen içinde aynı havaya sahip diyebilirim. Burası gibi kömür değil, yayla kokusu vuruyor insanın yüzüne buram buram. Bence ölmeden önce gezilecek yerler listenize Ayder’ide ekleyin derim. Benim için oralar artık su yolu oldu. O yol boyunca gördüklerimi, gezdiklerimi, yediklerimi sizlerle dönem dönem paylaşacağım. Allah sizleri sevdiklerinizden ayrı koymasın!:)