YARGIDA SORUNLAR ÇÖZÜMSÜZ
Yüksek yargı mensupları ile parti başkanları; yargı ahlakı, HSYK seçimleri ve siyasi ahlak konularında tartışadursun, yargıda sorunlar almış başını gidiyor. Adalet Bakanlığı’nın listesi, Yarsav’ın listesi arasındaki çekişme ve HSYK üyelerinin seçiminde yaşanan tartışmalar nedeniyle gündem meşgul olurken, asıl çözümsüzlükler, açılıp açılıp da bir türlü kapanmayan, açılım paketleri gibi artmaya devam ediyor.
Yüksek yargı ve HSYK’nın yapısı Anayasa değişİkliği süreci derken bir türlü tamamlanamayan güz dönemi atamaları nedeniyle il ve ilçelerde hakim ve savcı açığı giderek artmaktadır. Yargının siyasi söylemlerin oldukça içine çekilmesi ve iktidarla muhalefetin yargı üzerinden polemiklerini sürdürmeleri yargıda büyük bir tıkanmaya yol açmaktadır. Özellikle iktidarın, yargıyı adeta ayrı bir muhalif güç gibi gösterme çabaları ve tartışma üslubu, kurumları iş yapamaz hale getirmiştir. Yargılamadaki gecikmelerin ne gibi sorunlara yol açacağı ve halkı güven bunalımına iteceği hiç düşünülmeden, ülke genelinde bir yığılma ve tıkanma sözkonusudur.
Kendi ilçemizde bile karar verilmesi gereken dosyaların neredeyse bir iki yıl, sırf karar verilmesini beklediği bir ortamda, hakim yokluğundan davalar görülememektedir. Fatsa gibi büyük ve gelişmiş bir ilçede, iş yükü çok fazla olan bir Asliye Hukuk Mahkemesi hakiminin olmayışı ve gitmeden önce de büyük bir iş yüküyle karşı karşıya kalması sebebiyle yaklaşık üç yıldır çok yavaş ilerleyen bir süreç vardır. HSYK’daki bu siyasi çekişmeler ve siyasilerin yargıyı, adeta bir siyasi parti olarak görme çabası, sorunları kangren haline getirmiştir ve adeta görmezden gelinmektedir. Attığımız tüm adımlar ve çözüm önerilerimiz Adalet Bakanlığı tarafından adeta görmezden gelinmektedir. İlgilendikleri ve tartıştıkları konuşlar siyasi tıkanmışlık üzerinden gitmektedir ve Yargının da gitgide Meclis gibi sorunların çözülemediği bir kurum olma tehlikesi doğmuştur.
Davaların uzun sürmesi adil yargılanma önünde en önemli engel olmaya devam etmektedir. Yeni Ceza Muhakemesi Kanununda soruşturma safhasının ciddi ve etkili şekilde yapılması delillerin tamamının bu safhada toplanması, delilsiz dava açılmaması için alınan tüm yasal tedbirler kâğıt üzerinde kalmıştır. Etkili ve yeterli bir soruşturma yapmaksızın hazırlanan iddianamelerin ret edileceği düzenlemesine karşı, 2 yılı aşkın sürede ret edilen iddianamelerin istisna oluşu bu tedbirin etkisiz kaldığını göstermektedir. Hatta bazı tedbirler amacını aşan bir tarzda şüpheliler aleyhine kullanılmaktadır.
Türkiye’de hâkim ve savcı sayısında, özellikle temel yasaların değiştirilmesi üzerine ciddi bir azalma olmuştur. Bu durum yargılama faaliyetini şekli olarak yapmayı dahi tehdit edecek boyuttadır. Sayının artırılması yolunda herhangi bir girişim bulunmamaktadır.
Bu durum ve yargıdaki diğer sorunlar, haklarında bir mahkûmiyet hükmü bulunmayan, dosyaları derdest ve hukuken hala masum kabul edilen onlarca kişinin, yıllarca tutukluluk durumunda bulunmalarına neden olmaktadır. Bir kişinin hakkında isnat edilen suçu bilmeden ve suçluluğu ispat edilmeden yıllarca cezaevinde yatması ve buna halkın da siyasilerin de tepki göstermeden kabul etmeleri bizleri endişelendirir boyuttadır. Üstelik yargı sadece seçimlerin ve çözümsüzlüğün içine itilirken, bu konular nerdeyse konuşulmamaktadır. Sığ çekişmelerin ötesinde bir söylem duyulmamaktadır. Ülkemiz, her geçen gün çözüm olarak önümüze sunulan, fakat gitgide çözümsüzlüğe itilen sorunlar yumağının içinde dönüp durmaktadır.