BAŞAKÇILAR
Çok eskilerden bir söz vardı. Fındık başakçılığı için “Kibar hırsızlık” deniliyordu. Bu yanlış uygulama çok seneler öncesinden bilindiği halde resmi kanallardan bu işin üstüne giden olmadı. Herhalde resmi makamlar ismen şikayet edilsin düşüncesine sahipler.Biz ise insanları birbirine düşürmeden, bu tür işleri devlet halletmeli inancındayız. Diyanet teşkilatı bu işleri camilerde izah eder. Bu başak falan deyil , resmen hırsızlık der. Bu işin vebali günahı cemaate açıkca söylenilir. İnsanlar uyarılır. Kaymakamlık jandarma vasıtasıyla köylere başakçılık diye bir işin olmadığını bunun kanunlarımıza göre suç teşkil ettiğini anlatır ve caydırıcı sözler söyleyebilir. Yine kaymakamlık muhtarlarla çiftçilere ulaşıp bunun kanunsuz olduğunu ifade edebilir. İllaki köydeki insanların birbirlerini şikayet etmelerini beklememeli. Devletin birinci vazifesi insanlar arasında huzuru ve kardeşliği sağlamaktır. Bu kardeşlik bozuluyorsa illada insanlar birbirlerini şikayet etsin denilemez, denilmemeli.
Devlet müdahale etmeyince her geçen gün bu başakçılık çok çirkin bir hal alır ve artarak devam eder. Kık sene kadar önce, askeri hakimlikten ayrılıp, Fatsa’da avukatlık yapan bir abimiz vardı. Av.Nail Dervişoğlu. Bu Nail bey sosyal yönüde olan çok süper bir insandı. Ünlü bir ceza avukatıydı. Bu yönde bir olay olursa taraftar onu kapmak için koşoşurlardı. Ondan duymuştum. Jandarmanın birinci vazifesi kötülük düşünen insanları caydırmak, ikinci vazifeside şuçluları tutup adalete teslim etmek diyordu. Bizde insan hürriyeti biraz yanlış anlaşılıyor. Artık caydırıcılık işi ortadan kalktı. Fındık bir anda olgunlaşıp, hep birlik toplanabilen bir ürün genelde fındık toplanmadan fındık bahçelerine hırsızlık için girme olayı ortadan kalktı. Eskiden silahlı bekçi ile koruduğumuz bahçeleri artık korumuyoruz. Fındık bekçiliği tamamen ortadan kalktı. Şimdi toplanmış bahçelere başşak yapmak için giren insanların sayıları ise eskiden daha çok fazla arttı. Fındığı daldan tam olgunlaşmadan toplarsanız, bu başşakcılar dalları biçimsiz eğip birbirlerine dolaştırıyorlar. Buda çok zararlı bir durum. Birbirine dolaşan dal bir küstünlük yapıp verimden düşüyorlar.
Biz genelde fındığı iyice olgunlaştırıp yerden topluyoruz. Başakçı bize çok zarar veremiyor. Şimdi ceviz başakçılığı çok moda, yere düşen cevizi hemen kapıyorlar. Mal sahibinin cevizi döküp kaldırmasını bekleyen yok. Ceviz ise fındık gibi bir seviyede olgunlaşmıyor. Bir kısmı erken yere dökülüyor, bir kısmı bir süre daha sonra göveğini yarıyor. Göveğini yarmayanlar ise çok zor dökülüyor. Cevizler yere dökülmeye başladıktan, ancak 20 gün sonra hepsi olgunlaşıp, göveğini yarıp dökülebiliyorlar. Ceviz başakcılarıda size bu fırsatı vermiyorlar düşeni yerden alıyorlar. Siz takip etseniz bile ağacı bekçi ile koruyamıyorsunuz. Üç beş tane ceviz ağacınız varsa; bunlar hep ayrı ayrı zamanda olgunlaşıyorlar. Her ağacı birbirinden ayrı günlerde dökebiliyorsunuz. İlk olgunlaşanla, en son olgunlaşanın arasında bir ay kadar gün olabiliyor. Bunları takip etmek çok zor hatta imkansız . Başakcı her gün gidip dökülen cevizleri alıyor. Eskiden hediye ceviz verdiğiniz insanlara artık daha ceviz veremiyorsunuz.
Buda sizin için bir mecburiyet oluyor. Eskiden on teneke ceviz aldığınız ağaçlardan şimdi ancak dört teneke ceviz alabiliyorsunuz.Kesinlikle, yarıdan fazlası gidiyor. Bu işi herhalde diyanet teşkilatı en kolay bir şekilde halledebilir. Cuma hutbelerinde güncel konular ifade ediliyor. Ağustos’un 15 inden Ekim’in 15 ine kadar güncel konu: Fındık ve ceviz başağı, herhalde bunlara iki üçü haftanın hutbesini tahsis etmek lazım. Bunun: Dinimize göre çok büyük günah teşkil ettiğini insanlara anlatmak lazım. Başağıda genelde hanımlar yapıyorlar, eşleri camide okunan hutbeleri hanımlarına anlatmalılar. Yoksa bu hutbelerde çok yararlı olamaz. İnsanlar bu hutbeyi hanımlarına iletirlerse kendileride vebalden kurtulurlar.