DÜNÜMÜZ BUGÜNÜMÜZ
İnsan güncelin etkisinde kalmaktadır. Bugünlerde güncelim Hanefi Avcı’nın Haliçte Yaşayan Simonları… Kitapta dile getirilen akıl almaz yolsuzluklar ve usulsüzlükler var. Bu yazının konusu usulsüzlükler ve yolsuzluklar değil. Dünümüz ve bugünümüz açısından eski kuşağa nostalji, yeni kuşağa ise ibret yaşatacak karşılaştırmalar.
Ne diyor Avcı, ilkokul yıllarım ve sonrasında?
‘O Yıllarda her köyde ilkokul yoktu. Bizim köyümüz merkezi durumda olduğundan bizim köyde okul vardı. Bir gün öğretmen yaklaşık 1 saat Atatürk ile ilgili anlatımda bulundu. Bitirdiğinde kim tekrar edecek diye sordu. Ben parmak kaldırdım. Herkesin de kaldırdığını sanıyordu. Meğer hiç kimse kaldırmamış. Ben de anlatılanları tekrar ettim. Benim tekrarından sonra yine sorduğunda birkaç parmağın kalktığını gördüm. Adım zeki ve çalışkana çıktı. Bu adı mahcup etmemek için hep çalışmak zorunda aldım. Ortaokula bize fiilen yakın olan Gaziantep’te başladım. Babam bize tek bir oda tuttu. Yanımda bir arkadaşımla aynı odada kalıyorduk. Vs. vs.’
Şimdi gelelim Fatsa’ya. Bizim kuşağın dün yaşadıklarına:
Hanefi Avcı’nın ilkokula gittiği 1960 lı yıllarda Fatsa’da da her köyde ilkokul yoktu. Çamaş, Çatalpınar daha ilçe bile olmamıştı. Örnek olarak kendi köyümü vereyim. Bugün Çamaş’a bağlı olan Kocaman Köyü, O yıllarda Edirli Köyüne bağlı bir mahalle olup, ilkokulu yoktu. En yakın ilkokul Hisarbey köyünü de geçerek gidilen eski adı Geçtin, bugünkü adı Öğrencik olan yerleşim yeri idi. Ben hemen her gün yaklaşık 3,5 km. gidiş, bir o kadar da dönüş olmak üzere yaklaşık 7 km. yürüyerek 5 yıl boyunca yol kat edip, ilkokulu bitirdim. Üstelik karda kışta çantaya ek olarak her gün elimde de bir adet odun taşıyarak. Çünkü o yıllar sınıfın ve öğretmen lojmanının ısınma sorunu herkesin her gün getirdiği bir adet odun ile çözülmekte idi. Zaten bu uzun yolu benden önce hiç kimse göze alamadığı için köyden ilkokula giden ve ilkokul diploması alan ilk kişi de benim. Esasen dedelerim ile babam ve amcamın dışında Türkçe okuma yazma bilen sayısı da 3 bilemediniz 5 kişiyi geçmezdi.
Şimdi nerdeyse 500 m. Mesafeyi servis olamadan gitmiyorlar. Öğlen yemekleri hem de çalışanlar tarafından servis yapılıyor. Yine bizim kuşakta bütün okulda tek öğretmen bütün sınıfları okuturken, bugün özellikle son üç sınıfta her dersin ayrı bir öğretmeni oluyor.
Ortaokul yılları da Hanefi Avcı ile tam çakışıyor. Ben de ilk yıl bir akrabamla, ikinci sınıfta başka bir akrabamla olmak suretiyle, tek bir odada kaldım. Her ikisi de ortaokula 1 yıl devam edip ayrıldılar. Üç yıl üst üste kaldığım Yılmaz Çamaş’a ait Yerebasmaz camii yanındaki ev halen o günlerdeki özelliğini koruyarak durmaktadır. En büyük lüksüm kaldığım odadan Samsun-Trabzon yolu ve denizi görmekti. Tabiidir ki o yıllarda Yenipazar, Meşebükü ve hatta Yapraklı Köyünden tüm hava şartlarına karşın yürüyerek veya bisikletle gelenler de vardı. Biz bu arkadaşlara göre daha şanslıydık. Çünkü tek oda da olsa çok uzun yol yürümeden evimize geliyorduk. Hafta sonları yine Sayın Avcı’nın yazdığı gibi kirlilerimizi köye götürüp yıkattırırdık.
Özellikle her türlü olanağa sahip olduğu halde okumayan günümüz öğrencilerine ithaf olunur.