SİYASETÇİLER
SİYASETÇİLER
Beni iki siyasetçiden etkilendim. Birisi İsmet İnönü, diğeri Süleyman Demirel. Konuşurken karşısındakileri istedikleri yere çekerlerdi. Son yıllarda bunlara Tayyip bey eklendi. Tayyip bey karadenizli mısır ekmeği ile büyümüş, mısırda buğday gibi değildi. İçinde alkol içerir. Ounun için fıtratında sertlik vardır. Eleştirileri külhanbeyce ve serttir.
İnönü böyle değildir. Bir gün mecliste kürsüde konuşma yapıyor. Bütün vekiller protesto için sıra kapaklarına elleri ile vuruyor protesto ediyorlar. İnönü konuşmasını bitirip kağıtlarını toplarken meclisteki protestocu vekillere “ Ne o ışıkmı gördünüz “ diyor mecliste bir sessizlik Protestocular birbirlerine bakmışlar. Peki ışık görme neymiş karanlık bir ahırda bir danayı veya bir danaları uzun müddet tutar sonrada ahırın kapısını açarsan olan ahırdan fırlayıp çayırda kuyruklarını havaya dikip çılgınca sağa sola sıçrayıp anlamsız hareketler yapmış işte İnönü protestocu böyle haşlamış.
Demirel’de aynı şekilde protestoya maruz kalır. Oda kağıtları toplar protestoculara hitaben bu işin sonu “ Krolom” olur der ve mecliste protestocularda bir sessizlik. Demirel meclisteki odasına girer yardımcısı beyefendi son kullandığınız kelimenin manası neydi diye sorar.
Demirel cevaben; Vallahi bir manası yok ama böyle durumlarda böyle kelimelerin faydası oluyor der. Demirel’e bir soru sorarsın dokuz ayrı cevap verir. Dokuzu birbirine benzemez. Ve dokuz cevapta sorulan sorunun karşılığı değildir.
Bunların yerini günümüzde tayyip bey aldı. İki ay Türkiye’yi dolaştı. Referandumun içeriğini değil kah solcu Ahmet Kaya’yı kah sağcı Erdal Eren’i, kah dersimi, kah 12 Eylülü anlattı. Referendum sonuçlandı “ Evet diyende kazandı, Hayır diyende kazandı dedi. Herhalde ben oy vermeye gitmediğim için benim kaybettiğimi ima etmek istedi”
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ EVREN
İÇİNMİ YAPILDI?
Yeni Anayasa için referendum yapıldı. Kenan paşa dillerde hala assolist gibi gündemde kimine göre faşit general, kimine göre tilki Kenan. Arkadaşlarıda aynen öyle. Bir zaman bunlar gündemi meşgul edecekler. “ Referandum sabahı dilekçeyi yazan savcılığa koşup paşadan şikayetçi oldu. Kimi 12 Eylül cuntasından bende 12 Eylül paşalarından değil Fatsa’da tabakhanenin yanındaki nöbetçi başçavuştan şikayetçiyim” 12 Eylülü ve başçavuşu şiddetle kınıyorum”
12 Eylül günleri kamyona fındık yükledim Ordu’ya satmaya gidiyorum. Tabakhanenin yanıgenişce bir alan tam Bolaman köprüsüne gireceğim başçavuş beni durdurdu. Yaka paça direksiyondan indirdi. Kamyonun kasasına yasladı başımı çevirdi ileride yolun ortasında duran portakal sandığını gösterdi. Niye onun etrafını dönüp yola çıkmıyorsun diye sarstı.” Meğer başçavuş o portakal sandığından döner kavşak yapmış ne bileyim ben. Onun için bende 12 Eylülü protesto ediyorum.
II. Abdülhamit döneminde sirkecide padişaha karşı bir gösteri düzenlenmiş. Bir grup insan sirkeciden bab-ı alilye doğru yürüyüşe geçmişler. Kahrolsun abdülhamit diye slogan atıyorlar. Sarhoşun biride grubun peşine takılmış o herkesden fazla kahrolsun Abdülhamit diye bağırıyor. Yürüyenlerden bir kaçı sarhoşa dönmüş sen ne istiyorsun Abdülhamitten demişler. Adam hırsla hem şaraba su katardı, hemde hesapta kazık atardı. Diye cevap vermiş. Meğer adam meyhaneci Abdülhamiti Protesto ediyormuş. Benimkide o misal.
.jpg)
