EYLÜL MERT AYI MI? DERT AYI MI?
Eskiden ana-babasına içlenen küçücük bir çocuk bir isteği yerine gelmediği taktirde hemen havalara girer: ‘ Bir saat başak arasam istediğimi alırım…’ diye kendisini ezdirmemeye çalışırdı.
Yani eylül ayı mert ayı idi…
Herkes mertti.
Bundan yaklaşık 40 yıl önceleri idi. Köyde yaz tatillerinde çalıştırdığım minik bir bakkal dükkanım vardı. Bisküviden, lokuma; sakızdan, balona; çember, çoraptan sebzeye hemen her ihtiyacı karşılamaya çalışırdım. Tabi bunların çoğunu ilkel devirlerdeki gibi takas usulü ile yapardım. Ulaşım olanakları bugünkü gibi değildi. Haftanın belirli (genellikle pazartesi günleri) Fatsa’dan köyler yalnızca kamyonlar çalışırdı. Köylü vatandaşlar da hafta arası ihtiyaçlarını haftada bir getirdiğim malzemeden temin ederlerdi. Ben de yıl içinde ekstra ihtiyaçlarımı yaz boyunca yaptığım bu ticaretle karşılardım. İşte bu yıllarda eylül mert ve kabadayıların ayı idi.
Bir avuç fındık getiren en azından bir kutu sakız, ya da lokum veya bisküvi alabiliyordu. Bugün: Bırakınız bir avuç fındıkla sakız almayı, bir avuç fındık terazilerde hiç tartılmaz oldu.
Çünkü bir avuç yaş fındık hiçbir değer ifade etmez oldu.
Sonuç: Eylül mert ayı değil dert ayı haline geldi.
Eskiden eylül ayında fındık satılır, borçlar ödenir, arta kalan kısımla hiç değilse takip eden yılın nisan-mayıs ayına kadar geçinecek artı bakiye kalırdı.
Bugün değersiz olan fındık borçları dahi ödeyemez hale geldi. Artı bakiyeden vazgeçtik bir çok üretici maliyetini karşılamadığı için bahçede, dalında bırakmayı bile düşünür hale geldi.
Eskiden ‘Eylül 15’te öderim.’ Diye bir tarih vardı.
Bugün eylül, ekim aylarında ne yaparım diye bir düşünce bunu yerini aldı.
Kısacası: Eylül ayı çözüm ayı olmaktan çıktı. Problem ayı oldu. Eylül mert ayı değil, dert ayı oldu. Yani eski günleri arar olduk. Umarım eski günleri aradığımız bu günler geride kalır.