GERÇEK ZAMANLI FEAR FACTOR
GERÇEK ZAMANLI FEAR FACTOR
1930’lu yılların ortalarında Mustafa Kemal Paşa‘nın içerisinde bulunduğu hareket halindeki trenden birkaç taş plak aşağıya doğru usulca atılır. Neyseki durumu fark eden olmamıştır. Zaten şimdiki gibi dannnnnnn az sonra kabilinden magazin programları o dönem çok şükür daha icat olunmadığından durum anlaşılsa dahi illaki bir skandal da peyda olmayacaktır. Günler sonra Mustafa Kemal Paşa öfkesi taze geçmiş iken yaveri ve çocukluk arkadaşı Salih Bozok‘a olayı “Salih, ama herkesin içinde o kadar sert şekilde demeseydi iyiydi,kötü niyeti olmadığı besbelli lakin çok ayıp etti, inanılmaz üzüldüm,keşke ben de yapmasaydım ,oldu işte bir anlık öfke” şeklinde itirafla karışık anlatacaktır.
Olay Münir Nurettin Selçuk‘un Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları için dinleti verdiği bir akşam meydana gelmiştir. Mustafa Kemal, Münir Nurettin Selçuk‘un inanılmaz müziği ve sanatı karşısında her müsikiperver gibi aşka gelir ve o da şarkıyı onunla birlikte söylemeye başlar. Başlar başlamasına ama titizliği ile meşhur Münir Nurettin Selçuk dayanamaz ve biraz da sert şekilde “Paşam sesiniz iyi değil, lütfen şarkıyı icra etmeyi bırakınız” deyiverir. Hem de nereden bakılırsa bakılsın Anafartalar kahramanı, Büyük Taarruz ‘ un Başkomutanı, Türkiye Cumhuriyeti ‘ nin devlet başkanı Mustafa Kemal‘e hitaben söylemektedir laflarını. Mustafa Kemal belli ki kendisine kurşundan ağır, hançerden keskin gelen bu ani hareket karşısında çok üzülür fakat bir şey de diyemez. Ne de olsa karşısındaki ender yetenekteki gerçek ve fazlaca titiz bir sanatçıdır. Hikayenin sonu o malum, trenden taş plakların aşağıya atılması vakası olur.
Hikaye tam olarak böyledir. En azından Münir Nurettin Selçuk‘un kendisi gibi sanatçı olan oğlu Timur Selçuk olayı böyle anlatır ve ekler: “Bir de Mustafa Kemal ‘ e vakti zamanında diktatör diyenleri duymuştum. Allah aşkına hangi diktatör karşısındaki müzisyenin bu denli ağır gelebilecek, egoları devirebilecek sözüne karşın ortalığı birbirine katmaz, o adama yapmadığını bırakmaz, hakikaten Paşa adam gibi adammış” diyecektir. Öyle ya insan evladının başına o an her şey gelebilir. Bir bakmış ki durumdan vazife çıkaran korumalarca hafif geçici iş kaybı seviyesinde biraz tartaklanıvermiş mesela. Evvela birkaç plağı değil acemice trenden atılmak o plakları orada unplugged tadında senfonik olarak adama yedirtilir. Belki de ilk akla gelen hali hazırdaki soruşturmaya sanık olarak dahil ettirilir ya da en yakın tepeye çıkılıp maliyecilere “ordular ilk hedefiniz” diyerekten ilk ve en vazgeçilmez hedef olarak gösterilir. Öyle ya millet ihalelere fesat karıştırıp paravan şirketlerle banka kredilerini götürüp devlet mallarını tarumar ederken şimdi bu dili uzun sanatçı milleti belki de vergilerini doğrudan dolaylı artık allah ne verir devlet ne isterse öderken allah bilir utanmadan yirmi otuz liralık damga vergisinden falan da kaçırmıştır. Belki anası ermenidir kim bilir, o hususta yedi ceddine bakmak gerekir. Devlet sanatçısıysa hepten yandı. Bir bakmışsınız tayin Afyon Dazkırı ya çıkıvermiş, geri kalan hayatına orada dazkırarak devam etmek zorunda kalmış adamcağız. Bu esnada şahsın karşısına depremdi seldi nice doğal afet çıkabilir, bu son derece doğal afetler yüzünden fazlaca sosyal içerikli sanat filmi bile ortalıkta arzı endam edebilir.
Velev ki Münir Nurettin Selçu‘un karşısındaki Mao olsaydı kendisi çoktan İmparatorun meşhur taş ordusunun içindeki yerini almış olurdu büyük ihtimal, belki de ayağına beton dökülüp boğazdan hadi olmadı en yakın Çin seddinin okyanus gören yerinden törenle aşağıya sarkıtılmıştı kim bilir. Karşısındaki Castro olsaydı belki de Karl Marx ın Das Capital kitabını yiyor olacaktı. Hitler onu muhtemelen en az türkler kadar çok sevdiği yahudilerden ayırmayacak kemiklerinden düğme geri kalanlardan da sabun olarak yararlanabilecekti belki de. Günümüzde bu lafı etse herhalde siyasi sığınmacı olarak Mao,Hitler ya da Castro‘ya sığınırdı büyük ihtimal. Çünkü malum bizde düşünce özgürlüğü tavan yapmış durumda. Daha siz leb bile diyemeden kendinizi Çorum’ da özel yetkili bir mahkemede bulabiliyorsunuz. O yüzden siz, siz olun bu devirde değil Münir Nurettin Selçuk kim olursanız olun eleştiri yapacağınıza gidin Fear Factor‘a katılın. Ağzınıza canlı canlı birkaç akrep atın, yılanlarla kucaklaşın, farelerle dost olun tıpkı hür ve kardeşçesine ama eleştirmeyin, sürüden ayrılmayın, faturanızı verginizi ödeyin, oturun aşağıya. Düşünmeyin, es kaza düşündüğünüzü de söylemeyin ki varolabilesiniz. Çünkü ne yazık ki Descartes gibiler Mustafa Kemal Paşa‘nın zamanında kaldı. Hiçbir Münir Nurettin Selçuk da kendi zamanındaki kadar şanslı değil artık. Kör kuyularda merdivensiz kalınan bir mekanda, dönülmez akşamın ufku denilen bir zamanda, sessiz gemiler usulca hareket ederken fonda onun müziği değil “üç maymun ol ki genç kalasın, bu dünyadan da zevk alasın” isimli güzide eser çalmakta ki onu icra eden nice bed sesliyle birlikte.