ŞEYTAN TAŞLAMAKTAN TAVAF EDEMİYORUZ!!!
ŞEYTAN TAŞLAMAKTAN TAVAF EDEMİYORUZ!!!
Başkanımız son icraatında böyle buyurmuş!! Halbuki bilmediğin şey hakkında ahkam kesmeyeceksin!! Bu bir kuraldır. Öyle şeytan taşlama işini hafife almayacaksın.
Sonruyorum: Sn. Başkan, zilhaccenin dokuzunda arafatta mıydın? Öğlen namazını geriye, ikindi namazını ileriye alıp cem yaptıktan sonra vakfeye durdun mu? Güneş dalmadan arafat terk etmen lazımdı. Yaptın mı? Sonra müzdelifeye inman gerekiyordu, indin mi? Orada Mina’ya çıkınca şeytanı taşlamak için taş toplaman lazımdı, topladın mı? Yok öyle ellerin cebinde Mina’ya çıkarsan şeytanı taşlayamazsın. Öyle vara yoğa atmayacaksın.
Allah bilir sen şeytan neden taşlanır onu da bilmezsin. Anlatayım. Hz. İbrahim oğlu Hz. İsmail’i Arafat’a kurban etmeye götürüyordu. Şimdi şeytan taşlanan yer olan Mina’ya geldiklerinde (detaya girmiyorum) Şeytan 3 defa Hz. İsmail’e göründü ve baban seni kesmeye götürüyor dedi. Sonucunda Hz. İsmail yerden bir taş aldı ve şeytana attı. Şeytanın bir gözü kör oldu. Onun için “kör şeytan” lafı ortaya çıktı. Bu olay Mina’da şeytan taşlama yerinde yapılır. 1. Cemeret, 2. Cemeret, 3. cemeret diye anılır. Yani küçük, orta ve büyük şeytan diye sınıflanır. Bu şeytan taşlma olayı Hz. İsmail’in başından geçenleri anmak için yapılır. Asfalt plenti açmak için yapılmaz.
Tabi başkanım haklı; Mina’da taşlanacak 3 şeytan var, başkanın etrafında 300 büyük şeytan var. hem kör değiller, gözleri fıldır fıldır dönüyor ne yapsın? Tabiki onları taşlamaktan tavaf edemiyor.
Yazmak istemiyorum ama sayın başkanım sen şeytan nasıl taşlanır onu da bilmezsin. Bak izah edeyim: Müzdelife’den topladığın yetmiş dört taşı (fındıktan küçük nohuttan büyük taşlar) yıkadıktan sonra bir torbaya koyarsın. Mina’ya gelince yedi adetini BÜYÜK CEMERET’e yani büyük şeytana atarsın. Ama onun da bir usülü var. sağ elinin parmakları arasına aldığın taşı, sağ dirseğini yandan karnına yapıştırır, Lanet sana kör şeytan diyerek atarsın. Yalnız her atışı şeytan taşlama sınırı olan yere kadar dışarı çıkıp sonra atacaksın, öyle hep birden atmak yok, usül böyle.
Ama Fatsa’da senin etrafında dolaşan 300 büyük şeytana nohuttan büyük, fındıktan küçük taş tesir etmez. Sen fındıktan büyük cevizden küçük taşlar kullan. Sonra parmaklarının ucundan attığın o taşlar senin şeytanlarına tesir etmez. Sen onlara KUŞLASTİK le atarsan daha tesirli olur!!!
Belki tavafı da bilmezsin, izah edeyim. Şeytanı taşladıktan sonra Haremi Şerife gelirken kurban kestirirsin. Sonra farz tavafını yaparsın. Yedi dönüş bir tavaftır. Peşinden say yaparsın. (4 defa Safa – 3 defa Merve)saçından bir tutam kestirirsin, ihramdan çıkarsın. Haccın tescil edilir. Ama senin Fatsa’ya hizmetten vaktin yoktur. En iyisi sen iftar çadırının etrafını 7 defa dolan (1 dolanma 1 şaft derler, 7 şaft bir tavaftır) Tavaf etmiş olursun. 4 akşam Mağazalarbaşı’ndaki kahveye, 3 akşam da sülükgölündeki kahveye çay iç meye gelirsin. SAY etmiş olursun. Beşik pazarında saç traşı olrsan bu iş biter.
Mevzuyu bağlayalım. Sn. Başkan bilmediği konulardan misaller veriyor. Tamlamalar yapıyor. (Yani şeytan taşlamaktan tavaf edemiyoruz diye) Başkanı dinleyenler şakır şakır alkışlıyor. Bunları seyreden şeytan ise “ALLAH’IM AHA BUNLAR VAR İDİ BENİ NEDEN YARATTIN” diye Allah’a isyan ediyor.
SORUYORUM!
Bu belediye para toplamayı, çöp toplamayı, iş makinelerini, kanalizasyon hizmetlerini, aklınıza gelen herşeyi hizmet olarak satın alıyor da ASFALT PLENTİ işini neden kendisi yapmaya kalkıyor. Aklınıza birşeyler gelmiyor mu? Benim geliyor. Göreceksiniz yarın bu sistem birilerinin olacak.
HAVUZ YATIRIMI
Bu işle beraber peşinden yüzme havuzu yapılıyor. Fatsa sahili lağım kokuyor. Plaja bok akıyor. Onlar havuz yaptırma derdinde... Neden birilerine iş imkanı yaratılıyor? Sakarya İlköğretimin tam arkasına gidin bakın, (Atıf Yüksel’le okulun arası) lağım kaynıyor. (Atıf Yüksel İl Genel Meclisi Üyesi) Hergün oradan geçen meclis üyesi demiyor ki bu rezalet nedir? O, istihdam yaratacağız, Fatsa’nın trafik sorununu çözeceğiz diye yalanlarla kurdukları CarrefourSA’nın pisliğini devreye sokamadıkları için orasını lağım havuzu haline getirdiler. İnsanlar okulda, evlerde camlarını açamıyor. Gerçi onlara da yakışır.
Plaj bölgesinde denize lağım akıtılmasının nedeni TM3 terfi sisteminin alışmamasıdır. Esas tehlike diyalizden geliyor. Diyalizin suçu yok, onun sistemi TM3’e bağlı. Yani atıkları önce doğuya TM3’e doğru geliyor. TM” pompa ile TM5 e basıyor. Oradan kendi cazibesi ile batı deşarjına ulaşıyor. Sistem bu. Sen TM3 terfi merkezini çalıştıramazsan bütün pisliği dereden plaja verirsin olur biter.
Siz daha M. Çamaş’ın kurduğu lağım sistemini yönetemiyorsunuz, Fatsa’yı mı yöneteceksiniz? Fatsa Belediyesi’ndeki yetişmiş personeli bilmem neyinizin keyfine alakasız yerlere atarsanız böyle eliniz ayağınız birbirine dolanır.
Hayatında şeytan taşlamamış, tavaf etmemiş, Efendim şeytan taşlamaktan tavaf etmeye fırsatı yokmuş. Sen onu yanındakilere anlat. Biz şeytan taşlamayı da tavaf etmeyi de çok iyi biliriz. Mustafa Çamaş’la 10 yıl belediyecilik yaptık, o işi de iyi biliriz ama – kader – bir gürcüden dinlediğim kıssayı anlatıp konuyu bitireyim.
Burgün kargalar bir kartalın tavuklarla birlikte çayırda yayıldığını görürler ve çok gülerler. Bunu gören bilge karga gülenlere hitaben bakın demiş, kartallar gökyüzünden bazen tavukların arasına düşer ama tavuklar hiçbir zaman kartalların uçtuğu yere çıkamaz lar demiş!!!
Böylece konuyu bağlamış olalım.
SANDAL SEFASI
Belediye bir işi yapınca ondan mümkün mertebe fazla insan istifade edecek. Elekçi’nin başına büyük resimli levhalar yapıp, sandal sefası hayali resimleri koyup yaptıkları sandal sefası projesi bitti. Hiç gidip gördünüz mü? Bir sürü demirden şekiller, metrelerce betonlarkullanılmış. Masraf belki 100 belki de 200 bin TL. Birilerine yaptırılmış peki kim kullanıyor? Hiç. Öylece demir yığını olarak duruyor. Betonların arasından otlar çıkmış. Eskimeden işlevini kaybetmiş. Hani sandalı hani sefası??? Sizin ufkunuz işte bu kadar aslanım!!!
Elekçi’nin başına sandal sefasını yaptılar, gördük. Gelinim sana söylüyorum Başkanım sen işit. Bolaman Irmağının başına TM 1 kanalizasyon sistemini kamufle etmek için M. Çamaş senin yaptığın sandal sefasının benzerini sıfır maliyetle bitirdi. 15 yıldır orayı Diyarbakır’dan gelen ameleler, Uşak’tan, izmit’ten gelen çingeneler, köylerden gelip diğer şehirlere gidecek olan köylüler, diğer şehirlerden gelip köye gitmek isteyenler, salıncaklarda oynamak isteyen çocuklar kullanıyor. On beş yıldır çay ocağı, oturma bankları, oyun setleri, çimenleri, ağaçlar, bitkiler, geçiş yolları bozulmadı!!! Neden? Çünkü orayı Çamaş yaptı da ondan. Orası sabahtan gece yarısına kdar insanlara hizmet veriyor, hatta gece yarısından da sabaha kadar pezevenkler kırıklarıyla buluşuyor, senin sandal sefasının yüzüne bakan bile yok.
HASAN BUZYE
O yıllar Kabakdağı’nın fakirlik yılları. Hasan Buzye (amca) kiraz toplamış, pazara satmaya götürüyor. Aklında bir sürü hesap. Yolun kenarına oturan bir genç, Hasan Buzye nasılsın diye seslenir. Hasan Buzye cevap verir: Heybemde kiraz var, satmaya götürüyorum der!!! Genç, onu demedim, nasılsın der. Hasan Buzye tutturabildiğime beşe ona satacağım der!! Genç Yahu sana nasılsın diyorum! Der. Hasan Buzye, Fatsa Pazarı olmazsa Ünye Pazarına kadar yolum var der.
Bu misal insanın düşünce mekanizmasının kilitlenmesidir. İnsanın Hasan dayının halini anlaması için onun durumunu yaşaması lazımdır. Ben on yıl belediyecilik yaptım, bunların kurnazlığını hemen anlıyorum. Düşünce mekanizmam bunların hareketlerine kilitlendi!!! ŞİKAYETİMR00;ONDANDIR!