TÜRKİYE TARTIŞIYOR
12 Eylül’de yapılacak referandum sürecini yaşadığımız şu günlerde anlaşıldı ki; Türkiye henüz uygarca tartışmayı öğrenmeye çalışıyor.
Sıcakların bütün canlıları kavurduğu bir dönemde, sağlıklı düşünemeyenlerin de olabileceğini varsayarsak saçmalıkların, işkembeden atmaların bolca yaşanması belki de doğaldır.
Ancak Türk demokrasisi bu tür aşamalardan geçmek zorundaydı. Sancılı da olsa geçmeye çalışıyoruz.
İnsanlar işyerlerinde, evlerde, kahvelerde, bağda bahçede referandumu tartışıyorlar. Uzmanlar tv’lerde açık oturumlarda tartışıyor. Liderler miting alanlarında tartışıyor.
Konuyu tam kavrayamayanlarsa önüne gelene soruyor: “Referandumda ne yapacağız?” diye…
Azıcık siyaset bilenler, çeneleri bir açıldı mı susmak nedir bilmiyor.
Türkiye tartışmaya çalışıyor. Türkiye demokrasiyi özümsemeye çalışıyor.
Haliyle; ömrü darbelerle bütünleşmiş hayatların yeni sürece uyum sağlaması sancılı olduğu gibi zaman da alıyor.
Henüz karşı fikre, kendi fikrini ille de kabul ettirmek zorunda olduğunu zanneden insan sayımızda gözle görülür bir azalma olmadı.
Yine de Türkiye tartışmaya çalışıyor.
Yaşaması gereken süreci yaşıyor aslında…
Sayıları az da olsa bazıları zorla kendi fikrini kabul ettiremeyeceğini anladı.
Bütün bunların yanında üç büyük sorunumuz var.
Birincisi; siyasilerin kampanya süresince yürüttükleri politikadaki seviye sorunu… Buradan herhangi bir lideri örnek vermek belki yanlış olur. Ancak her akşam onları ibret ve dehşetle izliyoruz. Ve insan “Ne oluyoruz?!” demekten kendini alamıyor.
İkincisi; karşıt görüşler arasında yaşanan tartışmalarda müthiş bir hoş görüsüzlük gözlemliyoruz. “İlle de benim fikrim…” diyenler karşılarındakine vatan haini damgasını yapıştırmaktan hiç çekinmiyor. Aslında bal gibi biliyor ki; muhatabı da en az kendisi kadar bu toprakları seviyor.
Üçüncüsü; değişiklik yapılan 26 maddenin aslında neyi içerdiğini, ne alıp ne götürdüğünü vatandaşların büyük bir bölümü bilmiyor. Zannediyorum büyük çoğunluğumuz, sandık başına gittiğinde sempati duyduğumuz siyasi görüşler doğrultusunda oy kullanacağız. Çünkü siyasilerin birbirleriyle olan şahsi atışmaları nedeniyle değişikliğin içeriğini öğrenmek, algılamak ve bir karara varmak şu anda mümkün görünmüyor. Korkarım kara balta yöntemlerle referanduma gidiyoruz.
İşin daha vahimi ise şu: Birçok vatandaş evet ya da hayır yönünde karar verdiğini söylediği halde bu kararı somut gerekçelere dayandıramıyor. Yani demokrasi sınavı veren Türkiye’nin birey olamamış insanlarıyız henüz…
Dedik ya… Türkiye tartışmaya çalışıyor. Demokrasiyi özümsemeye çalışıyor.
Zira bu insanların genetik kodlarında henüz geçmişin travmaları etkisini yitirmiş değil.
Geçmemiz gereken zor bir sınavdan geçiyoruz. Kendisi hakkında başkalarının karar vermesine alışmış bir toplumdan, bir an önce demokrasiyi sindirmesini bekleyemezsiniz.
Doğumlar hep sancılı olmuştur. Kıyamete kadar da öyle olacaktır.
Bu noktada cesur ve kararlı olmaktan başka çaremiz yoktur.
Türkiye sıradan bir Ortadoğu ülkesi olamazdı.
Konuşmaktan ve tartışmaktan asla vazgeçilmemelidir. Şu süreçte sağlıksız tartışıyor olsak bile…
“Oyumu kullandım Bir sonraki seçime kadar artık benim işim yok” anlayışı sona ermiştir.
Kaderini etkileyecek her noktada fikrine ve kararına başvurulan bireyler olmaya hazırlanmalıyız çünkü… HOŞÇAKALIN