ANAYASA PAKETİ
Ülkemiz yeni bir referandumun eşiğinde. 12 Eylül günü sandıklar kurulacak ve alınan oylar neti cesinde Anayasanın bazı maddelerinde değişikliğe gidilecek. Parti liderleri meydanlarda, salonlarda, grup toplantılarında arzı endam eyleyip, halkın nabzını tutmaya başladılar.
Sayın Başbakanımız gözyaşları içinde 12 Eylül darbesini ve o günlerde yaşananları anlatırken gözyaşlarını tutamayarak, bizleri de duygulandırdı. O yılarda asılan, mağdur olan, acı çeken, hayatı sönen bir çok insanın yaşamının izleri silinmemişken; bu izlerin üzerinden siyaset yapıp, yapılacak değişikliklerle, sanki yaşananlardan hesap sorulacak gibi bir hava verilmesi, düşündürücüdür. Çünkü o dönemde yaşananların hesabı, zamanaşımı denen bir olay sebebiyle büyük ihtimalle sorulamayacaktır. Bu madde de muhtemelen, o günlerin duygusal ve ruhsal ezikliği içinde olan insanların, yaşadığı sıkıntıları hafifletmek için oraya konulmuş olup, diğer maddelerin de birlikte onaylanması için bir vesile olacaktır. Paket bir bütün halinde oylanacağı için, 12 Eylül sürecini yargılamaya açmaya çalışan, fakat muhtemelen açamayacak madde ile, tüm paket geçirilmeye çalışılacaktır.
İnsanlar, neyi niçin oyladığını tam bilemeyeceği için, ya toptan evet, ya da toptan hayır oyunu kullanacak ve sonucun hayatlarını zaten değiştirmeyeceğini düşünüp, belki de yazı- tura atacaklardır. Yüce divanla, Anayasa Mahkemesi’nin yapısı, HSYK’nın yapısı ve bu kurullardaki seçim esasları, partilerin mali denetiminin Sayıştay’ca yapılması konuları, halkın pek fazla kafa yormadığı konulardan olduğundan, evet ya da hayırın çok bir ayrımı olmayacaktır onlar için. Bu değişikliklerin asıl muhatabı ve faydalanacak kesimi seçilmişlerin içinde olduğundan, paketin bir bütün halinde oylanması ve araya birkaç temel hak ve özgürlükleri etkileyen madde sıkıştırılması, tabi ki mantıklıdır. Kişilerin yurtdışına çıkışının mahkeme kararıyla yasaklanması tabi ki güzeldir de, Anayasa mahkemesinin seçim usulü ve HSYK’nın durumu demokratik olmaktan çok, siyasi bir yapılaşmaya kaymaktadır. HSYK yapılanmasından, Adalet Bakanı ve müsteşarı çıkarılmadığı sürece, kurulun demokratik ve özerk bir yapıda olduğunu söylemek mantık dışıdır. Bu sebeple yapılan değişiklik kurulu daha da siyasileşmeye iten ve yargıyı siyasetle daha çok içiçe getiren bir düzenlemedir.
Seçim sistemini değiştirmeyen, diğer temel hak ve özgürlüklere pek fazla dokunmayan, özünde demokratikleşmeyi taşımayan bir anayasa paketinin, duygusal yaklaşımlarla halkın oyuna sunulması ne getirecek göreceğiz. Bizim halkımız duygusaldır ve çabuk galeyana gelir, fakat gerçeği ve işin aslını da, artık anlamıştır diyerek, paketin sonucunun memleketimize hayırlı olmasını diliyorum.