NE GÜNLERDEN NE GÜNLERE
Bir süredir Fatsa’ya gittiğimde arabamı koyacak yer sıkıntısı çekiyorum. Esasen sırf bu yüzden tüm arkadaşlarım Dolunay Mahallesinde otururken ben merkezde M.K.Paşa Mahallesi’nde oturuyorum. Şehre indiğimde park yeri aramaktansa araç evin önünde duruyor. Ben yakın yerlere yürüyerek, uzaksa araçla gitmeye çalışıyorum. Bütün bu hassasiyetime karşın Adliyenin yan tarafındaki caddede 5 dakika bıraktığım için İstanbul’a geldiğimde yasak yere park etmekten ceza ödediğim de oldu.
Halbuki bizler: Fatsa’da kamyonla insan taşımacılığı yapılan günlerde yetişen nesiliz. Çamaş, (Eski adı) Çatak (Yeni adı) Çatalpınar (Ki ikisi de sonradan ilçe olmuştur.) Geçtin (Yeni adı Öğrencik), Kulak, Aslancami vs. Hep buralara kamyonlarla yolcu taşınırdı. Özellikle Pazartesi günleri şehrin en işlek yerlerinde, Beşikpazarında park eden kamyonlar, bir haftalık ihtiyacı olan çuvallar dolusu sebze almış vatandaşı köylerine taşırlardı. Çünkü yukarda saydığımız yerlerin çoğuna kamyondan başka araç gitmezdi. Bugünkü geniş asfalt yollar yoktu, ancak otopark sıkıntısı da yoktu. Şehir nüfusu bugünkü nüfusun ¼’ü hatta belki de 1/5’i kadardı. Bugünkü belediyenin olduğu yer kasaplar çarşısı idi. Sahilde Şekerci Ahmet’in dondurmaları tercih edilir, ancak seyyar Hacı Dayı’nın dondurması da sıradan sayılmazdı. Bütün bunlara karşın ne trafikten, ne de parktan şikayet edene pek rastlamazdınız.
Çünkü:
1960’lı yılların sonlarına doğru milletvekili olan Topaloğullarının yurt dışından özel olarak getirttikleri (yanlış hatırlamıyorsam ford marka) bir otomobil ile, üzerinde singer reklamı olan (yanlış hatırlamıyorsam Şatıroğlu ailesine ait) bir ototmobil olmak üzere ilçede iki otomobil vardı. (Hadi iki tane de benim bilemediğim olsun da toplam 4 otomobil olsun.) Bugün nüfus 4 veya 5 kat artmıştır. Ancak araç sayısı 1 000 hatta 2 000 kat artmıştır. Onlarca otopark yapılmıştır. Şehir büyümüş, bazı sokaklar araç trafiğine kapanmış, hatta yerin altından bile yararlanılmaktadır. Yine de park sıkıntısı çekilmekte, herkes aracından inmeden alış veriş yapma olanağı aramaktadır. Çünkü büyük AVM.ler insanlarımızı bu rahatlığa alıştırmıştır. Bu da kamyon üstünde taşındığımız günlerden, AVM.lere araçlarla girdiğimiz günlere geldiğimizin göstergesidir. Başka bir ifade ile ne günlerden ne günlere geldiğimzin ifadesi….
Hangisi daha güzel günlerdir? Aslında her dönemin kendine özgü takdir edilecek yönleri vardır. Bir daha kasaplar çarşısı oluşturamazsınız, oluştursanız da o günlerin havasını veremezsiniz, Şekerci Ahmet’lerin, Dondurmacı Hacı’ların da yerini dolduramazsınız. Ama otonuzu park edecek yer bulamasanız da medeniyetin yeri bir başkadır.