HAYIR VE ŞER
HAYIR VE ŞER
50’nci yılların sonlarına doğru rahmetli Ordunaryus Pr. Ali Fuat Başgil. “Din ve Laiklik” isimli kitabını çıkarmıştı. Sağ cephede Latin harfleriyle ilk çıkan eserler arasında olan bu kitabi : o dönemde sıtma mücadele doktoru olarak görev yapan değerli ağabeyimiz (şimdi emekli Nöroloji profesörü) Ahmet Tahir Şatoğlu bize de tavsiye ederek okumuştu. Sayın Cumhurbaşkanımızın dayısı da olan bu değerli insan halen İzmir’de nöroloji profesörü olarak özel muayenesinde çalışmaktadır. Kendi dalında Bornova üniversitesinde çok talebelerde yetiştirmiş olan çok değerli bir insandır. Allah cc. ömrünü uzun etsin ve hizmetine devam etsin inşallah.
Rahmetli Ordunaryus Profesör: “ O dönemlerde ihtisas yapıp zirveye çıkan profesörlere(ordunaryus) diye birde unvan veriliyordu. Ali Fuat Hoca din ve laiklik isimli eserinde bu günleri de ifade eden bir cümle kullanmıştı. İlerde hayır ve şerrin mücadelesi çok çetin olacağa benziyor tabirini kullanmıştı. Biz sonradan atmış olayların öncesi talebe hareketleri esnasında Ali Fuat Hoca’nın dediği günler gerçekleşti demiştik. Meğer o günün olayları ufacık bir başlangıçmış. Şimdi olayları görünce hayır ve şerrin mücadelesini yaşamakta olduğumuzu anlıyoruz. Düşünüyorum, bu olayların yüzde birini sağ cephe yapsaydı, yaptırsaydı, ne diyeceklerdi. Elbette biz diyorduk. İrtica hortladı. Bunları tümü ile imha edelim diyeceklerdi. Biz şimdi bunca olaylar karşısında yargı yolundan başka hiçbir güç kullanmayan Ak Parti hükümetini nasıl alkışlamıyalım. Yüz kat daha fazla olaylar karşısında zor kullanmıyor, bunu görüp de idrak edemeyen insanların tarafgir davranışlarına, hayretler içinde kalıyoruz. Bunlar Allahın azabını ve cehennemi halifemi alıyorlar.
Bir insanın ilkönce müebbet cehennemde kalma tehlikesinden kendisini kurtarması lazım. Beş bin sayfalık risalei’nurun dörbin beşyüz sayfası iman bahsine tahsis edilmiş, üstad ilkönce insanları müebbet cehennem tehlikesinden kurtarmaya çalışmış. Gereksiz bir laf söylemek insanı ebedi cehennemde bırakabilir. Bir süre önce gazetede okuyorum, bir general oğullarına ilerde ezan sesleri sizi bu memlekette uyutmaz, o günler gelmeden bu ülkeyi terk edin anlamında bir ifade kullanmış. Allah cc.’ye karşı ne kadar büyük ne kadar nankör bir laf. Düşünüyorum, bu adam ölümü uykumu sanıyor. Ahiret aleminde ciddi bir sorgulama var. Allahü teala cc. “size ciddi bir hesap sorulacak, ancak haksızlığa da uğramayacaksınız” anlamına gelen bir ayetle bunları haber veriyor. Kuran-Kerimin buyruklarına karşı laf etmek insanları ebedi cehenneme sürükleyebilir. Elbette ki biz Allahın cc. Buyruklarına yorum yapamayız. O ne dilerse onu yapar. Ancak biz Allahu tealayı sevip sayarız. Onun bize verdiği nimetlere şükrederiz. Havf ve reca arasında yaşarız. Hem saygılı hem ümitli…
İmamı gazeli hazretleri ebedi hayatı şöyle ifade ediliyor. Bütün dünya buğday dolu olsa, bir serçe kuşu gelse her bin senede bir buğday tanesini alıp gitse, bu dünyayı dolduran buğday taneleri biterde ebedi hayat yinede bitmeyecek diyor. Uçsuz bucaksız okyanusları düşünün buraları dolduracak buğdayların tanesini hesap etmek mümkün mü? Elbette ki hayır? Hiçbir rakam bu buğday tanelerinin sayılarını ifade edemez. Allah insanları üstün vasıflarda yaratmış. Allahın ilminin bir zerresini taşıyoruz. Çevremiz günah dolu ufak günahlara istemesekte az çok bulaşıyoruz. Bunlara tövbe edip Allahın cc. Affına sığınmamız lazım. Allaha isyan etmemiz için hiçbir sebep yok. Buyrukları şeksiz ve şüphesiz kabul etmemiz lazım. Şükür etmemiz lazım. Bunlar zor bir şeylerde değil. Allah cc. Bizden takatımızdan fazlasını istemiyor. Bize çok adi bir hesap sorulacak. İnsan olarak dünyaya getirilmenin şükrünü bilmeliyiz…