HANGİ SÖZ
Hangi söz, hangi yazı anlatır insanın insana yaptığını. Hangi kitap yazar, kardeşin kardeşe ettiği zalimliği… Kim anlatabilir annenin evladına duyduğu hasreti... Bir babanın gözünün önünde yiten evladına, bir nefes daha verememenin acizliğini kim çizebilir.
Kimse için güvenli değil artık hayat. Ya da kimse için huzurlu. Ne eğlencenin, ne coşkunun tadı yok eskisi gibi. Çocukken çabuk unutur da insan çekilen acıları, büyüdükçe silinmez gözünün önünden ağlayanların sesleri. Bebeklerin çığlıkları, yalnız bir çocuğun haykırışları, hemen bir damla olur akar gözlerinizden. Kahkahalar duyulmaz eskisi gibi, evlerin sıralandığı arka sokaklardan. Her evde, her şehirde, gizli bir çığlık vardır bitmeyen tükenmeyen. Her yer yangın yerine dönmüştür de, haberimiz yoktur olanlardan. Güvenecek, inanacak doğrularımız; suçlayacak yanlışlarımız kalmamıştır.
Bir öfke seli akmaktadır, yürekten yüreğe. Sevgiyi, acımasızlığın heyelanlarında boğup giden bir anlayış hükmetmektedir kalplerimize.
Kimse için adil değil artık hayat. Birileri birilerini galeyana getirirken, birileri birilerine cesaret aşılarken, birileri aralarda kayboluyor. Gencecik delikanlılar kaldıramayacakları yüklerin altında eziliyor, hiç tanımadıkları mekanlarda, en zorlu mücadeleleri veriyorlar. Birileri de hiç istifini bozmadan, daha fazla biriktirme kaygısıyla, gününü gün ediyor. Kendi hayatının derdinde, eğlencesinin peşinde, biraz daha fazlanın hayaliyle yaşıyor. O gencecik delikanlılar da erkenden inen bir akşamın solgun ışığıyla tüketiyorlar hayatlarını.
26 yıldır sonu gelmeyen, gitgide artan bir çatışma ortamının; aynı çözümlerle, aynı hamasi nutuklarla sona ermeyeceği bilinmeden, dipsiz bir kuyuya atılan ve atıldıkça çoğalan insan bedenlerinin sessiz çığlıkları sarıyor her yanı. Kulaklarımızı kapatıyoruz, gözümüzü bağlıyoruz yine de susturamıyoruz bu çığlıkları. Fakat aynı söylemlere devam ediyoruz. Bedel ödemeyenler hesap vermekten ve çözüm üretmekten gitgide uzaklaşıyorlar. Karanlık bir labirentin bir türlü çıkılmaz sokaklarında, yitik hayatlar kapatıyor köşe başlarını. Hayatının baharından yazına geçemeyenlerin, soru soran gözlerinde cevap olamıyor hiçbir söz.
Hayat kimse için keyifli değil artık son günlerde. Hayaller, umutlar, müzik sesleri, bozuk bir radyonun düğmesinde kapalı kalmış. Açılmıyor, duyulmuyor ve kimse değiştiremiyor frekansını. Bir cızırtı halini almış insan sesleri, güç vermiyor insana.
İnsanın son günlerde içi başka türlü acıyor; uzak, yakın her yere yayılan bu nefret, kalplerdeki sürgün bir türlü bitmek bilmiyor…