TERÖR VE CİP ŞENLİĞİ
Bu aralar ne yazacağımızı şaşırmış durumdayız.
Konu yokluğundan değil tabi… Konu bolluğundan…
Zaten bu güne kadar Türkiye’de hiçbir yazar-çizer takımı konu kıtlığı çekmemiştir.
Yerelde yaşadığımız gündem başlığı elbette Cip Şenliği… Bununla ilgili kamuoyu henüz tam olarak tatmin edilmiş değildir.
Bu konuya tekrar dönmek üzere teröre gelmek istiyorum.
Açık söylemek gerekirse her şehit haberinden sonra ortalık toz-duman oluyor.
Neredeyse otuz yıllık terörle mücadele deneyimine rağmen, hala ne yapacağını bilemez görüntüsü veren bir ülke konumundayız.
Her saldırıdan sonra şöyle bir sarsılıyoruz ama sanırım inançlarımız sayesinde yeniden kendimize gelmeyi başarabiliyoruz.
Bu durumu sıradan bir millet olmayışımızla açıklayabiliriz belki… Hasletlerimizle, değer yargılarımızla ilgili çünkü…
Ancak açıklayamadığımız, cevabını bulamadığımız bir yığın soru, kafamızın içinde adeta cirit atıyor.
Terör, otuz yıl gibi uzun bir zaman dilimine rağmen niçin bitirilemiyor?
Dışarıdan gelen tazyikin farkındayız da, içeride o tazyikin hortumunu kim tutuyor? Yani ülkemizde terörün sona ermesini istemeyenler kimler?
İstihbaratta ne gibi sorunlar yaşıyoruz? Eğer sağlıklı bir sisteme sahipsek, bundan yararlanmayı niçin beceremiyoruz?
Başlarda lokal bir hadise olarak gördüğümüz terör, önlenemediği sürece sosyal ve siyasi tabanını genişletirse ülke olarak işin içinden nasıl çıkacağız?
Uzmanlar, düzenli orduyla teröre karşı başarı elde edilemeyeceği gerçeğinin altını çizerken “özel harekât timleri” konusunda niçin yetersiz kalıyoruz?
Çocuklarımızı, kırk günün sonunda teröristin önüne attığımız doğru mudur?
Savunmaya milyarlarca dolar aktardığımızı sağır sultan bile biliyor. Madem bunca harcamalar yapılıyor, sınır karakollarımız niçin savunmasız kalıyor? Niçin o binalar saldırılara dayanıklı yapılamıyor?
Ve bir karakol, en az beş kilometre mesafede kendilerine yaklaşan teröristi nasıl oluyor da fark edemiyor?
Hani bizim gece görüşlü silahlarımız, insansız uçaklarımız vardı… Onlara ne oldu?
Ekranlarda dağı taşı bombaladığımız o görüntülerde, gerçekten terör örgütüne ağır zayiatlar verebiliyor muyuz? Yoksa o bombalar boşa mı atılıyor?
Ayrıca bu hassas konuyu hangi mantık ve vicdanla iç siyaset malzemesi yapabiliyoruz?
Terör hadisesi daha kaç yıl bu ülkenin canını yakacak? Bu konuda bilgisi olan var mı?
Evet; gördüğünüz gibi uzun bir konu… Canımızı sıkmaya devam ediyor.
Gelelim yereldeki gündem başlığımız Cip Şenliği’ne…
Şenlikte yaşanan olaylar sonrasında, bir kez daha tartışma kültüründen yoksun olduğumuz gerçeğiyle karşılaştım.
Geçen hafta kaleme aldığım “Bu Kadar Kolay mı?” başlıklı yazım için çok sayıda tebrik aldım. Bu insanlara şükranlarımı sunuyorum.
Bu arada geçtiğimiz Cuma akşamı Cip Şenliği’ndeki olayları değerlendirelim diye Tamer Özyurt ve Onur Güngör arkadaşımı programa davet ettim. İkisi de basın camiasının değerli insanları olmasının yanında sevdiğim dostlarım ve arkadaşlarımdır. İki saat boyunca gerçekten çok ciddi tartışmalar yaşadık. Zaten program ilgiyle de izlendi.
Tamer’le ben bu işin tatlıya bağlanabileceği fikrini savunurken Onur’da aynı yaklaşımı göremedik. Ona göre Cip Şenliği iki yıl boyunca Korgan’da yapılmalı, böylece Aybastı’ya ceza verilmeliydi. Amenna… Fikirlere elbette saygımız var. Ancak açık söylemeliyim ki; “Sen hiç kafana levye yedin mi?”, “Ben akıllı adamım. Dediklerimi yaparsanız karlı çıkarsınız.”, “Ben geçen yıl bu işin yürümeyeceğini söylemiştim.”, “Eğer Jeep ve Doğa Sporları Derneği gelecek yıl Perşembe Yaylası’na çıkarsa büyük bir beze Dönekler yazıp Cumhuriyet Meydanı’na asacağım.” gibi sağduyudan uzak, fanatizme yakın üslubundan çok rahatsız oldum ve çok üzüldüm.
Anladım ki; tartışmayı bilmiyoruz. HOŞÇAKALIN