KISIRLAŞTIRILIYORUZ
KISIRLAŞTIRILIYORUZ
Sayın Başbakanımız ne diyordu: “En az üç çocuk için çaba sarf edin.”
Oh oh… Millet işi gücü bıraktı, akşam sabah üç çocuk için didinip duruyor. Üç çocuk uğruna ülkede üretim bile durdu.
Yapılan araştırmalarda, bilim adamları sanayide ve tarımda düşüşün sebeplerini tek tip üç çocuk üretimine yoğunlaşmanın sebep olduğunu söylüyorlar.
Ama gel gör ki; nüfusun büyük çoğunluğu bir türlü üç değil, bir çocuk bile üretememenin boş çabası içerisinde uğraşıp duruyor. Kısırlaştırıldıklarının farkında bile değiller.
İthal pirinç, şeker, et, patates, gribal ilaçlar, çocuk mamaları… Aklınıza ne gelirse… Makarnaya kadar insanları kısırlaştıran ne varsa, alıp alıp beslenmeye çalışan insanlar kısırlaştırıldıklarını ne zaman anlayacaklar?
Hormondu, GDO’ydu, ilaçlamaydı, hijyenikti; aklınıza ne gelirse bilumum sağlıksız sözde sağlıklı laboratuar ürünlerin yolgeçen hanına döndüğü ülkemizde şu son beş senede kısırlık sayısının hızla artmasının sebepleri başka ne olabilir? Artık insanlar, tüp bebek sahibi olabilmek için kuyruk oluşturuyorlar. Hatta bazılarına yedi sekiz kere aşılama yapıldığı halde yine de çocuk sahibi olamıyorlar.
Demek ki; kısırlık had safhada…
Kısırlık adeta beyinlere kadar işlemiş… Üretemiyoruz ve doğuramıyoruz. Siyasette bile kısırlığın muzdaripliğini yaşıyoruz. Hep ithal talimatların, ithal kısır muhalefetlerin arasında zorlanıp duruyoruz.
Kısırlık sanki üst kademeye kadar sirayet etmiş… Hani eksen kayması diyorlar ya… Kısırlık sanki onlara kadar “kaymış”…
Nasıl kaydı bilemiyorum. Ne reformlar, ne de bunlara karşı yapılan muhalefetler, bu kısır döngüye çare olamıyorsa bırakın üç çocuğu, nasıl besleneceğimizi bilelim yeter.
Ama bu da yetmez. Tek tip sunulanın ahmaklığından kurtulalım.