MECLİS TELEVİZYONU
Mecliste Anayasa oylamalarını izlemeye RTÜK tarafından 14+ işareti konulmalıdır ki, çocuklar izlemesin. Yoksa ne söylenen sözleri anlayacaklar, ne de insanların ikide bir birbirlerinin üzerlerine yürümelerini, gırtlak gırtlağa gelmelerini.
Öyle ya, biri terbiyesiz diye bağırırken, diğeri acıttı mı diye laf atıyor. Her oylanan maddenin sonunda bir sıradan diğerine koşuşturmalar, bağrışmalar, yumruklaşmalar artıyor. Kimileri araya giriyor, kimileri kapanın elinde kalıyor. Kimi zar zor kürsüden indiriliyor, kimisi inmemek için direniyor. Kürsünün başkanı da her fırsatta tansiyonu yükseltiyor. Sen ne demek istedin, aslında bunu mu dedin diyerek, lafların gerçek mahiyetini araştırarak, gerilimi bizatihi tırmandırıyor. Laf aralarında da mikrofonu açık unutup, adam kafayı çekmiş türünden sözlerle yeni bir polemik yaratıyor.
Aslında artık televizyonda dizileri uzatmanın pek anlamı kalmadı. Çünkü Meclis televizyonunun reytingi hepsini geride bıraktı. Üstelik hiç zorlama senaryolara, aynı sahneyi yüz kere çekmeye, aynı bakışı dakikalarca izlemeye gerek kalmadan, reytingi bol bir oylama maratonumuz oluverdi.
Üstelik gerilimi had safhada! Her an her köşeden biri diğerinin omzuna atlayabilir, ya da arka sıralardan aniden yaklaşıp diğerine zarar verebilir. Ya da birisi elinde kalemle kara listeler düzenleyip, parti içinde bölünmelere ve kavgalara sebep olabilir. Meclisin kameramanı da gerilim filmleri kameramanlarını aratmıyor. Kara listeyi aniden kameraya çekip bir de listedeki isimleri büyütmesi heyecanı iyice arttırdı. Tabi ki ertesi günü beklemeye değdi, listedeki isimlerden en sportmen ve sürekli atak vekilimiz hemen hücuma geçiverdi. Listeyi yapan oyuncumuzda bir köşeye sıkışıp, yüzünde bir gülümsemeyle diğerinin eli omzunda öylece kalıverdi. Araya, yakın zamanda başka türlü darbe alan vekil girdi de olay kapanıverdi.
Bir de oylamaların perde arkası ve oralarda geçen konuşmalar var ki, asıl onlar daha da çarpıcı. Baksanıza iki liderimiz öyle bir polemiğe girdi ki, insan ne diyeceğini şaşırıyor. Muhalefet liderimiz, iktidar partisini Hitlere benzetirken, birdenbire asıl Hitler benzerinin, kendi partilerinden çıkma olduğunu öğrendi. Hem de hayatını kurtuluş savaşı mücadelesine ve yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ve gelişmesine adamış, yıllarca önce yaşamını yitirmiş birinin, Hitlere benzetilmesi ve sonrasında tarihe nifak tohumları ekilmesi pek rastlanır türden bir olgu değil. Öyle ya şimdiyi bitirdiler, birbirlerine yönelik söyleyecek sözleri kalmadı, tarihte iz bırakmış ve yararlı işler yapmış kişilerin isimleri üzerinde polemik yürütüyorlar. Halkın bu polemiği dinleyecek ve dikkate alacak bir hali kalmasa da bu kez işin gerilim değil, komedi tarafı ağır basıyor.
Meclis televizyonuna ödüller ne zaman verilir ve kim en iyi ödülü alır bilmiyorum fakat, asıl zor iş figüranların. Çünkü çoğunluk olarak, ellerini indirip kaldırmaktan, yoklamaya katılmaktan ve gizli oylarını kullanıp, yararlı işler yapmaktan başka vazifeleri yok ve rolleri vasat geçiyor. Başrol oyuncusunun ve yardımcı başrollerin maruz kaldığı entrikalar, oyunlar, ihanetler, gerilimler onları fazla etkilemiyor, sahneler yakın planda olsa da, olayların dışına itildikleri belli oluyor. Velhasıl, bu yıl en iyi oyuncu ödülünü başrol oyuncusunun alması muhtemeldir. Eğer jüride başka dizilerin adamları yoksa ve oyunculuk kazanıyorsa başrol kimdeyse ödül onun olmalıdır.