KILAVUZU AMERİKA OLANIN BURNU B...TAN ÇIKMAZ!!!
KILAVUZU AMERİKA OLANIN BURNU B...TAN ÇIKMAZ!!!
Geçen hafta Samsun’da Ahmet Türk saldırıya uğradı, biri geldi yumrukladı. Saldırgan ilk yumruğu isabet ettirseydi bana göre kırık yalnız burunla kalmaz, daha fazla olurdu. Gazeteler hemen başlık attılar: “Bilge adam!, pardon”!! On yaşındaki çocuklar polisi taşlarken sesini çıkarmayan adamdan bilge olur mu?
Ben bu olaya farklı açıdan bakmak istiyorum. Ahmet Türk normalde korumalarla dolaşan bir adam, sonra etrafında partililer de var. Kendi ifadesi var: “adamı gördüm, dikkati benim üzerimdeydi” diye. Arkadaşları da aynı şeyleri ifade ediyor! O adam gelip Ahmet Türk’e vururken korumalar ve arkadaşlarının elinde yumurta küfesi mi vardı? Neden onlarca adam tek bir adamı indirmediler. Bence oyunu yapan devlet değil kendileri. İnfial yaratıyorlar. Türkiye’de giremedikleri tek bölge Karadeniz. Şimdi bizi kürtlerle düşman etmeye, araya nifak sokmaya kalkıyorlar. Ne malum, belki yumruk atan da kendi tuttukları adamdı.
Seçim akşamları parlamenterler şöyle demeç verirler: “Halk, iradesini ortaya koydu.” O seçimlerde iradesini ortaya koyan halkımız bazen de yumruğu parlamenterlerin burnunun ortasına koyuyor. Mesela Demirel’e yumruğu bir koydu, ertesi gün; Demirel’in burnu patlıcan gibi olmuş, gazetelerde gördük. Mesut Yılmaz aynı, Ahmet Türk aynı, Enerji Bakanı henüz taze. Ama bu siyasetçiler herşeyi kendi lehine kullanır. Ahmet Türk yumruğu yiyince birden bire bilge adam oldu. Yakışır’da KASRI-KANCO konağının bilgesi, 10 yaşındaki çocuklara polis taşlatanların bilgesi, yumruğu yiyince sınıf atladı.
Daha önceki yıllarda Özal’a bir toplantıda ateş edilmişti. Mermi Özal’ın parmağının ucunu sıyırdı. Özal hemen bir mendil sardı. Aradan yarım saat geçtikten sonra basın toplantısı düzenledi. Bir de baktık kolunda kocaman askı, ABARTMAYA bakın. “Allah’ın verdiği canı Allah alır” nidası, arkada Özal resimli bir adam. Etrafındakiler koro halinde Gazi Özal naraları. En son resim, Bşb. Erdoğan koltukta, bakan burnu kırık, üçlü koltukta yatıyor. Sayın Bakan, Başbakanın karşısında kravatla yatıyorsun burnun mu kırıldı, kaseyi mi kırdın? Yıllar geçti, herşey değişti ama yalakalık halen duruyor.
Ahmet Türk: “Önce anneleri duyarlı hale getirelim” diyor. Kabul! Mayına bastırıp, pusuya düşürüp öldürdüğünüz çocukların annelerini ikna edin, duyarlı hale getirin, görelim. Sırrı Sakık yandan lafa giriyor. Diyarbakır çok güvenli yermiş birader. Senin kardeşin Şemdin Sakık 33 tane su gibi delikanlıyı otobüsten indirip delik deşik etmedi mi? Daha dün 34 yaşındaki yüzbaşıyı öldürdünüz. Daha dün Ladik’te 3 köşeden 35 saniyede 72 mermiyle iki polisi katlettiniz, sesiniz çıkmadı ama biri burnunuza vurursa KIYAMET KOPAR!!
Sizin dostluğunuza güvenmiyorum. “Köpeklerin dostluğu, leşin başına gidene kadardır” Sizin fıtratınızda kötülük var. Van’da bir çocuk kavgası oldu. Polis kavgayı ayırdı tam 36 yaralı var. Geçenlerde Silopi’de kavga oldu, polis panzerlerle su sıkarak ayırdı. SİZ BUSUNUZ!!
Peki, ajitasyon yapmayalım! Atatürk’ten beri Türkiye’yi dolu adamlar yönetmemiştir. Bu parlamenterlerin çoğu TENEKEDİR diyorum. Bunun bir çözümünü örnekleyeyim.:
Gürcistan’a gidin, sarptan içeri girersin, orası Acaristan’dır. Başkent BATUM, parlamentosu, cumhurbaşkanı, başbakanı ayrıdır. Kendi içinde yönetimdir. 80 km gidersin, sola deniz kenarına dönersin orası APHAZYA’dır. Başkent SOHUMI, parlamentosu, cumhurbaşkanı, başbakanı ayrıdır. Sağdan 300 km devam edersin orası Gürcistan’dır, başkent TİFLİS’tir. Parlamentosu, cumhurbaşkanı, başbakanı ayrıdır ama genelde tamamı Gürcistan’dır ve merkez Tiflis’ten yönetilir. Küçücük Gürcistan bunu başarmış bir de bizim halimize bakın; birbirimizi bombalıyoruz. Niye? Aha bu teneke (BOŞ) parlamenterler yüzünden. Ara sırada halkımız nokta atışı yapıp bunların burnunu kırıyor ve bir hoşluk yapıyorlar. Aslında çehelerini kırmalılar, belki çok konuşmayı kesip iş yaparlar. O çok güzel hareketler bunlar.
Şimdi Gürcistan’ı örnek verdim ama yanlış anlamayın, Türk-kürt bin yıllık medeniyet diyorlar ya Gürcistan beş bin yıllık medeniyet. Gürcüler karşılaşınca GAMARCOBA derler. Bunu duyan bizimkiler kafa yaparlar ama GAMARCOBA nın karşılığı barış ve sevgiyle kalmaktır. Orada da bir sürü halk var ve beş bin yıldır barışla yaşamayı öğrenmişler.
YÜKSEL PEKBÜYÜK
Geçen haftaki DENİZ BAYKAL konulu risalemi okuyan Yüksel dünürüm İbrahim Uysal’ı aramış, senin dünür teyyare olmuş diye kafa yapmış. Yüksel’le on yıl belediyede karşı cephelerde savaştık. Benim hakkımda en doğru kaynak olarak onu gösterebilirim. Merak ettim internette ekşi sözlükte “TAYYARE ne demek?” buldum. Mealen şöyle: Uçuk kaçık, kafayı yemiş, sarhoş gibi manaları var. Kardeşim Yüksel benim hakkımda olabilecek en doğru tanımlamaları yapmış, kendisini tebrik ederim.
Hey gidi günler hey... O zamanki belediye meclisi şimdiki gibi konu mankenleri ile dolu değildi. (Birol Hoca hariç) Tam cephe savaşı içindeydi. Kimse kül yutmaz. Kodum mu oturturdu. Biz ANAP tarafı Mustafa Kemal Atatürk pardon (ÇAMAŞ) kumandanlığında “Benim dediğim dedik” ordusunda Çanakkale geçilmez taktiği ile AZİZİYE TABYASINDA konuşlanmıştık. İngilizler de (DYP-Ağır olun molla desinler ordusu) Conk Bayırı’ndan aşağı gelirken ANZAKLAR (CHP) İngilizlere destektiniz. Siz İsmet Abiyle (Bayındır) ANZAK süvari alayında bize karşı çarpışırken Ziya Abi de (Toprakbastı) (RP) istikam bölüğündeydi. Karşılıklı süngü savaşı sırasında yorgun düşünce Mustafa Kemal çay molası verir, Ziya abi de evden su böreği getirtir, keyif yapardık. Ne günlerdi; Hanım yengemin ellerine sağlık, ellerinden öperim.
Yüksel! Hatırlar mısın? Bilmem. 2004 yılının Şubat ayının ikinci haftasında borç ibrası (Belediyenin borcu – alacağı) için meclis toplantısı yapmıştık. Herkes oradaydı. Sen önüne konan evrakları “evde inceleyelim, bir sonraki seferde oylama yapalım” demiştin. Sonraki hafta anlamadığın yerleri sordun, sonuçta belediyenin faizi konmamış 3.5 trilyon borcu, 3 trilyon da faizsiz alacağı vardı. Sen de ben de, hepimiz onu onayladık. Şimdi başkan ne diyor: “Biz eski yönetimden 25 trilyon borç devraldık.” Acaba ben mi tayyareyim bunlar mı ZEPLİN?
Tüm belediyelerin ödeme açığı olabilir. Bugünkü belediyenin de açığı vardır. Bunu bilmesi gerekenler bilir. Mesela TALİP DERE bilir, ben bilirim. Ama nedense bir katakulli ile bu açık birileri tarafından kontrolörün önüne kondu, bizim komutan zimmetten bundan 10 yıl ceza aldı.
Bu açıkların bazılarının resmi ödemesi olamaz. Bunlar muhasebe tabiri ile formüle edilip ödemesi yapılır. Bu bütün belediyelerde vardır. Ama birileri bunu dışarıda formüle etti ve bizim komutan bundan 7 yıl ceza aldı.
Çullu’da 150 milyara yer alındı, 150 milyar ödendi. Birileri rüşvet yedin. Blediyeyi zarar uğrattın dedi. Komutan 7 yıl ceza yedi. Bizim komutanın suçu bu ama bunlar 22 çuval suçlamayla desteklenince hiçbir hakim 22 çuvalı okmaya hevesli olmadığı için cezayı çakıyor.
Şimdi beni tayyare eden bu olaylar!! Yoksa ben tayyare olacak adam mıydım? Bu anlattıklarımın tamamını sen de bilirsin. Ana muhalefet partisinin komutanı olarak gıkın çıkmıyor, planör gibi yükseklerde sessiz sessiz uçuyorsun.
Bak Yüksel Başkanım, korkuyorsan bilemem! Ben anlamam. Bana birşey olursa perde arkasında Yüksel Pekbüyük vardı derim. (Zaten perde satıyorsun) İçeride birbirimize destek oluruz. Şimdi Hüseyin Anlayan’la ve AKP ile savaş taktiği vereyim. Hüseyin başkan judo bilmez, karate bilmez. Yalnız onunla güreş etmeyeceksin. Bu Meşebüklüler Kudretten pehlivandır. Elini uzattığın anda kendini yerde bulursun. Bizim Gürcü pehlivanı Avni Usta gençliğinde çok kuvvetliydi. Meşebüklü pirketçi Mehmet usta vardı, ona güreşelim dedi. O da efendi adam, “get işine oğlum” dedi ama Avnu Usta Pirketçi Mehmet Usta’ya daldı. 5 saniye sonra Mehmet Usta bunu öyle yere çaktı ki zor nefes aldı. Garibim Avni Usta ayağım kaydı da düştüm sanmış. Olmadı dedi ve Mehmet Usta’ya bir daha daldı. Bu sefer dalar dalmaz soluğu sırt üstü yerde aldı! 40 yıl geçti hala güreş tutmaz. Onun için Hüseyin başkana önden dalma; arkadan dal, yandan dal iki puan al.
Sıra AKP’ye gelirse hiç bulaşma. M. Çamaş AKP’ye bir daldı, onu 36 yıl güreşemez hale getirdiler. Taktik bu, halkımız senden muhalefet bekliyor.