DÜĞÜN ZAMANI
Nisan ayının başlaması ve havaların güzel yüzünü biraz olsun göstermesiyle ilçemizde düğün sezonu da başlamış oldu. Bu ay bir düğüne gitmedim, fakat her yıl olduğu gibi düğünlerden gelen nağmeler evimizin odalarını doldurmaya başlayınca sezonun açıldığının farkına vardım.
Mayıs ve Haziran ayı itibariyle sezonun tam açılacağını ve artık haftada bir değil üç dört gece düğün nağmeleri dinleyeceğimizi maalesef biliyorum. İnsana böyle eğlenceli bir olaya neden maalesef diyerek yaklaşır biraz garip değil mi? Çünkü dışarıda olup eğlenenle; evinde uyumaya çalışan, çocuğunu uyutmaya çalışan ya da, işten yorun argın gelip evinde dinlenmek isteyen, bir şeyler okuyup, televizyonunu seyreden birileri için bu olay, eğlence olmuyor ne yazık ki…
Üstelik insanların eğlence anlayışlarının ve müzik zevklerinin aynı olmasını beklemek de biraz ütopya değil mi sizce? Evinize bangır bangır süzülen acılı bir şarkının, ya da hep aynı tonda çalınan hoplayıver çekirgenin, herkesin aynı anda dinleyeceği ve seveceği bir müzik türü olması, sanırım gerçek dışı olur. Nedendir bilinmez bu tür sokak düğünlerinde hep de efkarlı ve bol acılı şarkılar çalınıyor, sanki eğlence değil dertlenme gecesi yapılıyor. Üstelik bu düğünler öğleden sonra başlayıveriyor. Düğünde hazır olan çalgıcılar erkenden ses ve müzik sistemini kurup gece yarısına kadar devam ediyorlar. Bu ses düzeni de öyle yüksek bir tonda kuruluyor ki, evin hangi odasında olursanız olun rahatlıkla dinleyebiliyorsunuz.
İşin başka bir boyutu da bu düğünlerde silah ve havai fişek de atılması. Geçen hafta yapılan bir düğünde atılan silahlar nedeniyle, çocuk korkudan ne yapacağını şaşırdı. Şimdi siz çocuğunuza bu bir eğlence, insanlar eğleniyor, arada silah atıyorlar, birine de isabet etse pek önemli değil derseniz, bu çocuğun bunu anlaması mümkün değildir. O yüzden sadece birazdan geçecek deyip onun susturmaya çalışıyorsunuz. Fakat bütün gece, şehrin ortasında, sitelerin evlerin, insanların arasında devam eden silah sesleri duyuyorsunuz, bir de havai fişek sesleri eklenince üstüne, yanında da acılı düğün müzikleri, değmeyin keyfimize…
Bütün bunlar koskoca bir yaz boyu, birçok mahallede yaşanırken belediye yetkililerinin bu konuda ne sesi ne sedası çıkıyor. Birilerinin birilerine zorla dayattığı ve dahil ettiği bir eğlence anlayışına hiç müdahale etmeden uzaktan izliyorlar. İsteyen de, istediği yerde düğününü, nişanını yapıp, istediği gibi davranıyor. Silah ta atıyor, son ses müzik de çalıyor, her türlü gürültüyü yapıyor fakat hiçbir yaptırımı yok. (var fakat uygulanmıyor) Her evde her gece bir düğün olduğunu düşünseniz, yaz boyu bu gürültünün süreceği anlamına gelir.
Şunu düşünebilirsiniz, herkesin düğün salonu tutacak parası yok, bu sebeple böyle yapıyorlar. O zaman belediye olarak ucuz düğün salonları açılacak, halka uygun yerler tahsis edilecek, şehir dışında mekanlar olacak v.s. Başka çareler üretilebilir. Fakat ne olursa olsun bu başkalarını rahatsız etmek hakkını vermez. Belediyenin de, ‘vatandaşın sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkını sağlamak görevi varsa’ bunlara dikkat etmesi gerekir. Bir vatandaşın düğününe göz yumarken diğerinin psikolojisini ve sağlığını bozmaya kimsenin hakkı olamaz. Şehir içinde yaşamanın ve şehir olmanın kuralları vardır. Bazen İşimize gelmese de bu kurallara uymak zorunluluğunda oluruz. Çünkü bizim özgürlüğümüz, başkalarının özgürlük alanlarıyla sınırlıdır. Bu özgürlük alanlarını da devlet ve devletin seçilmiş kurumları sağlamaktadır. Eğer bu kurumlar her şeyi es geçip, ne yaparlarsa yapsınlar mantığıyla, yada birilerini üzmemek gayesiyle, göz yummak mantığıyla davranırsa birarada yaşamak çok zorlaşır. Ne şehirli oluruz o zaman ne de gelişmiş bir ülkenin vatandaşı. Gelişmiş ülkelerde bu tür durumlar olmaz. Bu da o ülkelerde, sosyal devlet anlayışının ve temel hak ve özgürlüklerin gerçek anlamda işlediğini göstermektedir. Madem Avrupa uyum yasalarımız var artık uygulama zamanı geldi sanırım.
Sayın yetkililerin artık daha fazla kulaklarını tıkamadan, bu yanlış uygulamalara bir düzen getireceğini umuyorum.