Görüntülenen Sayı: 2030
2803 | Yayım Tarihi: 9 Nisan 2010 Cuma
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  •  Spor 
  • Köşe Yazarları
  • Bunları Biliyor musunuz?
  • Vefatlar
  • Güneşlik
  • Dost Siteler
  • Künye
  • İletişim
  • Son Sayı
Ana Sayfa » Köşe Yazıları » YA TİYATRO YA KARANLIK

YA TİYATRO YA KARANLIK


Facebook'ta Paylaş

 Bu memlekette birçok alanda olduğu gibi “ağız tadıyla tiyatro yapmak” da zordur. İçinde bulunduğumuz toplumun sosyo-kültürel düzeyini göz önüne aldığımızda ne demeye çalıştığım daha net anlaşılacaktır.

Fakat toplumun düzeyi ne olursa olsun Donkişot’lar tarihin her döneminde ortaya çıkmıştır. Kimbilir? Fatsa’da tiyatro sanatını icra etmeye çalışanlar olarak belki biz de bu kategoriye giriyoruz.
Neden? Çünkü kültür düzeyinin yüksek olması gereken bir sanatın içindeyiz.

Sanat okumaktır, düşünmektir, sorgulamaktır, yaşam biçimidir, uygarlıktır, kendinden başkalarını anlamaktır…
Sanat, insana dairdir. Üzülmek, sevinmek, coşmak, heyecan duymak, hüzünlenmek, acı çekmek, şaşırmak, meraklanmak… vs.
Sanat aslında insanın iç dünyasıdır. Söyleyemedikleridir, yapamadıklarıdır, hayalleridir, ütopyasıdır, bastırdıklarıdır…
O nedenle elle tutulur bir şey değildir. Sanatta görmek isterseniz görürsünüz. Duymak isterseniz duyarsınız. Bir keşifse eğer bu, keşfedersiniz.
Dahası; soyuttur, görecedir…
Ama tedavi edicidir, onarıcıdır…
Ve aslında sanat; insan denen buz dağının görünmeyen kısımlarıdır.

O nedenle sanat bitmek tükenmek bilmeyen bir derinliktir.

İşte Fatsa Kıvılcım Tiyatrosu bu bilinçle yoluna devam etmektedir. Bu bilinçten duyduğu heyecan nedeniyle karşılaştığı bin bir sorunlara göğüs germeye çalışmaktadır.
Çünkü Kıvılcım Tiyatrosu görülemeyenleri görmüş ve gördüklerini halkıyla paylaşmaya çalışmıştır. Çalışmıştır çünkü halkına inanmıştır.
Doğru işler yapıldığında karşılığını bulacağından emin olmuştur.

İşte sıkıntıların ortasında direnmemiz, debelenmemiz ya da çırpınmamız bundandır.
Bu çırpınışlardan mutlu olduğunu bildiğimiz birileri olsa da yaptıklarımızı “gönlündeki bam telinden” destekleyen ve bizimle yürek yüreğe olan insanlarımız bu güne kadar bize hep güç vermişlerdir.
Tiyatroda ısrar edişimiz bu insanlarımızın hatırınadır biraz da…
Hiç şüphesiz “Hava Parası” oyunuyla mutlulukların en güzelini yaşadık.
Sadece biz değil tabi… Karşılıklı yaşadık her şeyi…
Oyunumuzun sonunda veda ederken , bizi anladıklarını biliyorduk.
Her oyundan sonra daha da bilendik.
Çünkü Fatsa’da insanlar vardı… Bizi anlayan, bizimle hemhal olan, kederlenen, sevinen, heyecan duyan, üzüldüğümüzde üzülen…

O nedenle her geçen gün daha da robotlaştığımız ve bir makineye dönüştüğümüz dünyamızda artık ihmal ettiğimiz duygularımız tıpkı bir toprak gibi işlenmelidir.
Unuttuğumuz bir gerçek şudur: Duygu yoksa insan da yok…

Fiziksel konforu uğruna kendini paralayan insanın, artık sanat limanında biraz dinlenip, duygusal konforuna da önem verme vakti gelmiştir.
Artık insanımız sanatsal terapi seanslarına tez elden başlamalıdır.

“Ya tiyatro, ya karanlık” dedik… Bu söz kimi bakış açılarına göre fazla iddialı gelebilir.

Ancak sanatın olmadığı diyarlarda ufku geniş insanların barınamadığını ve çoğalamadığını göreceksiniz. Sanatsız toplumların güdük, tutucu, ön yargılı ve medeniyetten uzak bir “kalabalık yığınlar” oluşturduğunu söylemeye gerek var mı?.
İşte o nedenle dedik ki; “Ya tiyatro, ya karanlık” HOŞÇAKALIN

Yalnızca aboneler yorum yazabilir.

Abone Bilgileri

Abone girişi yapınız
Abone Kodu:
Parola:
Şifrenizi almak için tıklayın

  • Hava Durumu
  • Arşiv


Kaynak: Meteoroloji Genel Müdürlüğü






 Güneş Gazetesi © 2005-2025 Her hakkı saklıdır.