HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSMAK
HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSMAK
Haz. Peyganber: Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır, buyurmuş: Herhalde dürüst bir insanın bu kadar büyük bir töhmeti kabul etmemesi lazım: Haz. Peyganberin sözü demirin kertiği gibidir. Bunda şek şüphe olmaz. Düşünüyorum haksızlık karşısında gereken tepkyi veremiyoruz. Helede bizim gibi GERÇEK başlığı altında yazanların vay haline. Yazılarımıza böyle bir başlık koyupta, gereğini yapamamak çok kötü. Köy belediyeleri başta olmak üzre diyebilirizki belediyelerin hesabı düzgün değil. Bunu şundanda anlıyoruz. Adam belediye başkanı olmadan önce çok vasat bir işe sahip. Belediye başkanı olduktan sonra görüyoruzki, kanatlanmış uçuyorlar. Bu değişiklik nereden geldi diye merak etmekte haklıyız, amma suskunluğumuzu bozupta: Arkadaş bu değişiklik nereden geliyor diyemiyoruz. Devlet denetlemesi deseniz; hiç yok. En çok merak ettiğim konu şu: Devlet para verdiği kurumları deki hiç denetlemiyor. Bunu hangi düşünceyle yaptığını merak edip duruyorum. Herhalde oy kaybederim sanıyor.
Bize göre gerçek bunun tam aksi. Hükümetler para verdikleri kurumları kuruluşları sıkı bir denetime tabi tutsa bundan puan toplar. Helede çeşitli yaramazlıklara bulaşmış milletvekilleri: bunlara hiç hesap sorulmuyor. Akla gelir ki, bunlar zaten vasıfsız insanlar. Hemen muhalefet saflarına geçip size sorun olmaya gayret ederler. Buna fırsat vermemek için hesap dönemi bitince o hesabı öyle soracaksınız. Rahmetli Özal bakanını yüce divanda yargılayarak puan toplamıştı. Herhalde ölçümüz şöyle olmalı: Allahü’teala cc. En sevmediği kulunu, bir annenin kundaktaki bebeğini sevdiğinden daha çok seviyormuş: Ona hesap gününde kılı kırk yaran adil bir hesap da soruyor. Hesap gününde soruyor. İbreti alem olaylar hariç, hesap dünyada sorulmuyor. Ahirette büyük hesap günü gelince hesabıda soracak. Dünyevi hesabıda hükümetler görevin sonunda sormalı. Bu hesabı veremeyen başka bir göreve talip olamaz ve ona o fırsat verilmemeli...
Benim bu hesap sorma işinde merak ettiğim bir konuda vardır. Savcılar hesap sorarken; mahkemelerin yargılayacakları hesapların gerekçelerini hazırlarken, genelde sikayetcileri ele alıyor. Yazılı bir dilekçe verin üzerine gidelim deniyor. Ben tahkikatın başlangıcının böyle olduğnu biliyorum. Buda insanımızı zora sokuyor, biz insanlardan şikayetci olmayı pek içimize sığdıramıyoruz. Tahkikatı müfettişler ve savcılar yapsalarda bizede yenimli tanıklık yaptırılsa istiyoruz. Bize göre işin doğrusu bu: Tahkikatı devlet yaptıracak, bizede tanıklık düşecek. Geçmiş zamanda: Vali Şehabettin Harput Fatsa Kaymakamı iken, Belediyye müfettiş geldi demişti. Çok yakın arkadaşım Ziya Toprakbastı ie Müfettişi ziyarete gittik. Ve ona bazı şüpheli olaylardan bahsettik. Araştırırsanız bizde bildiklerimizi söyleriz, size veridğimiz ifadeleri savcılıkta ve mahkemede de yeminli olarak veririz, amma başkanın gıyabında konuşmayı istemiyoruz. Bizi yüzleştirirseniz bizim söyleyeceğimiz sözlere bir itirazı olabilir dedik. Biz burada yüzleşmede verdiğimiz ifadeleri mahkemede de yeminli olarak veririz dedik. Müfettiş şaşırdı siz söyleyin ben araştıracağım dedi.
Bizde Atatürk parkına 5000 torba çimento gitmiş, 15 Haziran raporunda var dedik. Bu çimento ile 850 m3 beton yapılır, bu betonda bu parkı en az 7 – 8 cm. Betonla kaplar dedik. Halbukiyse aralarda gezinti yolları ve kenarlarda beton bodurlar var. Bu en fazla 1000 torba çimento tutar dedik. 4000 torba çimentoyu belediye hudutları dışında harcamıştır. Bunuda rakamsal olarak söylerse yeterlidir dedik. Müfettiş bu işlere hiç yanaşmadı. Bu arada kaymakam Harputta müfettişin yanına geldi ve Ziya ile beni orada gördü. Müfettişin birşey yapmayacağını anladım. Kaymakam beye durumu anlattım. Müfettiş beyde hiç eksiklik bulamamış raporu kaymakam beye bu şekilde verip gitti.