EVLİYANIN ÖFKESİ
EVLİYANIN ÖFKESİ
Yıllar önce bugün Demasın veya plajın olduğu yere evliyaburnu derlerdi. Orası küçük bir –koy-du. Balıkçılar tekneleri oraya çekerlerdi. Orada birkaç mezar vardı ve birbirine bitişik iki ağaç olduğu için EVLİYABURNU adını almıştı. İnsanlar oraya gelir dua eder ve kuran okurlardı. Hatta orada çocukların dudaklarına toprak sürerlerdi.
Herşey bir akşamüstü orada bir arabanın durması ile değişti. Sabah gelenler orada bir mezarın söküldüğünü gördüler. Hatta oradaki çukurları görüp küple altınların çıkarıldığı kanaatine vardılar. Bu olay Fatsa’da duyulunca insanlar orayı görmek için akın akın oraya gittiler. Bir zaman sonra da oradaki mezarların tamamı darmadağın edildi. Nedendir bilinmez daha sonra orada ne yapılmaya çalışıldıysa hayretmedi. Oradan bir şeyler yapmaya çalışanların hepsi zarara uğradı. Bana göre bu “EVLİYANIN ÖFKESİYDİ”
Süleyman Demirel’in başbakanlık dönemi ve en parlak günleriydi. Orada halkın katılımı ile bir fabrika yapılmaya karar verildi. Hamsi işleme fabrikası yani “DEMAS”. Demirel bizzat geldi. Orada temel attı. Gitti!! Gidiş o gidiş, bir daha ona tek başına iktidar nasip olmadı. Altı defa gitti, yedi defa geldi, sıkıntı sıkıntı. Bu da evliyanın öfkesi miydi? Demas kurulana kadar Fatsa’nın önündeki löngözler hamsi deposuydu. Demasın açılmasıyla o hamsiler Hopa’ya veya gümenize gittier. Avcılık oralarda yapılmaya başlandı.
Hamsi deyince Türkiye’de akla Fatsa gelirken, Fatsa ekonomide büyük bir girdi olan hamsiyi kaybetti. “Bu da evliyanın öfkesi miydi?” Oraya demasın yapılması için kapital koyanların alayının parası battı. Hatta Fatsa’da hamsi-balık çok diye yan tarafa devlet et balık kurumunu kurdu. Yüzlerce işçi çalışıyordu. O da battı. Mevsiminde her gece onlarca kamyon muhtelif yerlere hamsi yüklenirdi. Yeni kamyonlar hamsi sezonu alınırdı, o sektör de bitti.
Neyse geri dönelim; Demirel sıcak bir yaz günü uzun bir konuşmadan sonra Demas’ın temelini attı ve gitti. Temel atılan yere önce bir idare binası yapıldı. Demasın esas inşaatı başlayınca o idare binası boşa çıktı ve orayı lokanta olarak kiraya verdiler. İslam’ın Rıza orayı aldı ve çalıştırmaya başladı. Ama orası kimseye hayretmez diyorum ya, altı ay sonra o da battı. Acaba bu da “Evliyanın Öfkesi miydi?”
Ağır aksak Demas’ın inşaatı devam ediyordu. Sonunda inşaat bitti, fabrika çalışmaya başladı. İnşaat sırasında ve Demas çalışırken gece orayı bekleyen bekçi ler, karanlıkta bir karartının oradaki çeşmeye gelip abdest aldığını söylüyorlardı. Belki de tevatürdü. Belki de korku ama böyle bir söylenti vardı. “Acaba bu evliyanın kendisi miydi?”
Neyse Demas çalışmaya bile fırsat bulamadan TIRları ile depoları ile küllüm battı. Bana göre bu da evliyanın gazabıydı veya neye sayarsanız sayın.
YILLARR00;SONRA
Demas’ın batması ve yıllar sonra malların kayyıma devredilmesi bir süreçtir. Kayyımların Fatsa Belediyesi’ne gelmesi ise M. Çamaş zamanına denk gelir. Onlar geldiği anda orada ben de vardım.
Adamlar geldi, M. Çamaş’tan oranın imar durumunu istediler. Yaklaşık 26 dönüm sanayi alanıydı. M. Çamaş: buraya fabrika yaptırmam dedi. (ulan sanane ver gitsin uğursuz yeri) Adamlar farketmez dediler. Öyleyse turizm alanı olabilir dedi. Aslında kendi beledi yeye alıp park yapacaktı ama valilik tasarruf tedbir kanunu yüzünden yardım edemediği için alamadı. Sonra bir kooperatif kuruldu ve orayı kayyım heyetinden satın aldı. İmar değişikliği yapıldı. 26 dönüm yerin 16 dönümünün 3600 m2’sine 3 kat yüksekliğinde 32 villa yapılması kararı alındı. Hemen vay sen misin oraya ruhsat veren diye M. Çamaş’a ilk hücum başladı. (Ulan adamların tapulu yeri. Oraya birşey yapamazsın diye tabanca mı çekeceksin) Şimdi tam karşısına 9 kat binalar yapılıyor, niye ses çıkmıyor? Neyse orası MHP’li doktorlara peşkeş çekilmiş.!!! Halbuki 32 kişinin 6’sı doktor 26’sı ise esnaf Fatsalı!! Efendim kıyı kenar çizgisi aşılmış. Kardeşim denizle binalar arasında iki tapu daha var. Nasıl aşılır? Daha ilerideki binaların denize uzaklığına baksanıza ama kime anlatacaksın. EVLİYANIN GAZABI başlamıştır.
TERSLİKLERR00;DEVAMR00;EDİYOR
Neyse ruhsat alındı. Müteahhit kooperatif namına inşaata başladı. Yıl 1999, Adapazarı depremi oldu, inşaat talimatnamesi değişti. Belediye inşaat ruhsatını geri istedi. Gelen giden olmadı. Ama inşaatın müteahhiti iflas etti ve EVLİYANIN ÖFKESİNİN devam ettiğine işaretti. Neyse olduydu olmadıydı bu sefer oradan çift yol geçti. Bu da inşaatın ilerlemesine engeldi. Yeniden imar tadilatı gerekliydi. Belediye ikinci defa imar ruhsatına gelmeyen kooperatiften imar tadilatı için davetiye çıkardı. Yine gelen giden yok. Bu sefer Belediye 10 bin TL. kooperatife ceza yazdı ve 2003 yılı geldi. Ruhsat kooperatif tarafından tazelenmedi ve ruhsatın geçerliliği bitti. Bir yıl sonra 2004’te M. Çamaş belediye seçimlerini kaybetti gitti.
Yıl 2005 kooperatif sanki inşaatı yapacakmış gibi ruhsat istedi. Bu oyuna belediye sazan gibi yattı. (M. Çamaş zamanında başladı ya) olmaz biz oraya başka birşey düşünüyoruz diye teklifi reddetti. (Kardeş babanızın yeri mi de izin vermiyorsunuz?) Kooperatif süresi içinde belediyeyi mahkemeye verdi. Kendini savunmaktan aciz belediye davayı kaybetti ve koopera tife 600 bin TL ödemeye mahkum oldu ve ödedi. Bana göre evliyanın öfkesi devam ediyordu.
O kendini savunmaktan aciz belediye şimdi döndü, 10 yıl önce bu ruhsatı M. Çamaş verdi, öyleyse cezayı o ödemeli diye M. Çamaş’a rücu etti. Hemşerim devlette devamlılık vardır. Yarın da meclis üyelerine döneceklermiş. Bana göre AKP’lilerin M. Çamaş’tan intikamı olamaz. Bu, evliyanın M. Çamaş’tan ve onun ekbinden intikamı olabilir.
TÜRKİYE’DE ERGENEKON
M. ÇAMAŞ’LA BAŞLAMIŞTIR
Ergenekon denen olayın ana kaynağı nedir ve suçlamalar Fatsa Bld. 2 kontrolör geldi, 10 ay oturdular, suç yazdılar. Bir davadan 1900 sayfa suçlama. Gizli tanıklar. İhbar mektupları, 22 çuval belge vs... hakimlerin içinden çıkamayacağı, okumakla baş edemeyeceği belgeler, suçlamalar vs... Silivri Cezaevi’ne insanlar dolduruldu. Mahkemeye çıkılmasını bekliyorlar. M. Çamaş da aynı duruma düşecekti!!!
En son Erzincan Başsavcısının dramını naklen seyrettik. Ne ile suçlandı? Başsavcı, albay ve general alevi imiş ve Erzincan’da İsmailağa cemaatinin faaliyetlerini engellemeye çalışıyorlarmış. Basitçe konu bu. Kendisini tutuklamaya gelenler ne dedi: Evrakta sahtecilik, çete kurmak, iftira, tehdit vs.. Koskoca başsavcı bunları yapar mı? Bana göre yapmaz! Peki Başsavcı ne dedi: Bu eşkıyalıktır. Hukuk dışı fiziki güç kullanacağım. (Yani kaçacak) Yaaa sayın savcım eşkıyalık yapmak için silaha gerek yok, bazen kanunlarla da eşkıyalık yapılırmış. Eğer fiziki güç kullanıp kaçsaydın; yapmasaydı kaçmazdı derlerdi... Mustafa Çamaş’a “çalmasaydı kaçmazdı” dediler ya!!