Ferudun Cumhur Altuntaş ve Fatsa Güneş Gazetesi
Ferudun Cumhur Altuntaş ve Fatsa Güneş Gazetesi
“Bir gemide tayfa ne kadar çok olursa olsun, iş yine de kaptanın elindedir” demişler. Bu görevi sağlam temel üzerine kurmuş olan babasından almıştır. Genç denilen yaşta aramızdan ayrılan Hikmet Altuntaş’tır bu baba
1965’li yıllarda il daimi encümenliği yapmıştır. Kültür seviyesi yüksek bir kimsedir. Babası Mahmut Efendi, Annesi Hatice hanım yazları Perşembe yaylasına çıkarlardı. Aybastı’nın kadın anası halam Sıdıka Aydın onun yakın arkadaşıdır. Bir kızkardeş gibi birbirlerine yakındırlar. Bu yakınlığa kendi aralarında ahretlik derlerdi. Her yaz yaylada olurlardı. Halam çok cömert bir insandı. Misafir gelince sevinirdi. Hatice teyzemiz de onun gibiydi. Halamın beyi Hamza İhsan Aydın 1980 yılının Mayıs ayında cinayete kurban gitti. Mahmut efendi ticaretle uğraşan akıllı adamdı. Yaylada patatesten nişasta çıkarırdı eniştem. Her ikisi bundan el değiştirerek iyi para kazanıyorlardı. Onları rahmetle anıyorum.
Kırk yıl önce gazete çıkarmaya başlayan Hikmet Altuntaş’ın yanında birkaç sağlam insan vardı. Bunlardan biri benim Ordu Lisesi’nde 1959-1960 ders yılında kimya dersimize gelen Op. Dr. Osman Hilmi Memecan’dır. Onun meşhur şu sözünü yazmak ibret vericidir: “Ya bu deveyi güdeceğiz, ya bu diyardan gideceğiz. Bu diyardan gitmek yok. Bu deveyi gütmek zorundayız.” Paraya pula önem vermeyen 1970’li yıllarda insanımıza hizmet eden bir sağlık kahramanıdır. Sıtkı Pazarbaşı Efendi Hürriyet ve Milliyet gibi gazetelerin muhabirliğini yapan kişi gazetenin kurucusunun yanındaydı. Ordu Lisesi’nden arkadaşımız Av. Faik Orhan da kalemi güçlü bir kişiydi. Genç yaşta bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Hatırladığıma göre gazetenin başyazarlığını yürütüyordu. Hikmet Altuntaş halk adamıydı. Bencil değildi. Yanındaki kişiler kültür seviyesi yüksek olan insanlardı. Liseden arkadaşımız Kemal Özkara, Gazetecilik Enstitüsü Yüksek bölümünü bitirmiştir. Uzun yıllar Fatsa Güneş Gazetesi’nde yazmıştır. Bu işin duayenlerindendir. Bağlantıyı aralıklarla kesse de işine devam eder. İyi bir fotoğrafçı (Foto Kemal), şoför ve amatör pilottur. Kendisine sesleniyorum: Kemal Bey, gazetemizde yazılarını bekliyoruz, selamlar. İsmail Hanikaz, çevrenin Nasreddin Hoca’sı idi. Milletvekilliği adaylığına çıkar, çok az bir oy alır. Derki: “Fatsa’da bu bana verilen oy kadar sağlam adam var. Gerisini boşver”
Bu gazetede uzun yıllar yazı yazanlardan biri de Yusuf Bul’dur. Altı yıl evvel aramızdan ayrıldı. Kültürlü idi. Vehbi Koç’a sorarlar: “sen hangi üniversiteyi bitirdin?” Cevabı şudur: “Ben orta mektebin ikinci sınıfından ayrıldım. Hayat mektebini pekiyi derece ile bitirdim” der. Yusuf ağabey de öyleydi. Geniş bilgi birikimine sahip bir kimsedir. Seyfettin Mutlu 30 yılı aşkın yazan biridir. Kısa bir müddet önce aramızdan ayrıldı. Mekanları cennet olsun.
Gazetenin 40 yaşına girmesi nedeniyle tertip edilen geceye eşimle birlikte katıldık. Tarih 27 Şubat, saat 20.00 (yirmi) sularında gazete sahibi, annesi ve eşinin sıcak karşılamaları ile yerimizi aldık. Açılış konuşmasını Fatsa Belediyesi Halkla İlişkiler Müdürü Mesut Ergün yaptı. Çok güzel jest ve mimiklerle konuşmaya başladı. Bana Orhan Boran’ı hatırlattı. Kendisini kutluyorum. İşini iyi yapıyor. Kardeşimi tebrik ediyorum. Eşi öğretmen olduğu için avantajı konumdadır. Eksik yönlerini tamamlamada kendisine yardımcı olur. İnsanlık böyle yeteneklerle yükselir.
Ferudun Cumhur Altuntaş’ın şu sözleri ibret vericidir: “20 yıl evvel babamı kaybettiğimde dünyam kararmıştı. Bu işi nasıl yaparım diye kaygılanıyordum. Mehmet Şeref Kibar ve Av. Mehmet Yıldız bana destek oldular. Bu saman zarfında aralıksız yazılarını yazdılar” Birisi İstanbul’da, çocukluğu köyde geçmiş, geleneği iyi biliyor. Fatsa Lisesi’nde okumuş. Göreneği uygulama ile görmüş. Eşi de avukat, aslen Mersinli, İstanbul’da ikamet ediyorlar. Görgü orada. Türkiye’nin bütün illerinin insanlarını barındıran büyük bir şehir. Aksatmadan yazılarımı yazarım ifadesini kullandı. Çok kültürlü ve yapıcı bir insan.
Mehmet Şeref Kibar köklü bir aileden gelen doğru insan. Çalışkan, dindar ve yapıcı. Bu kişi de destekleyince tam üçlü oluyorsun. Başarının ilk basamağı mücadele. Yalnız değilsin. Yanında seni seven iki insan daha var. hataları görmede yanındalar. Kendi kafana göre hareket etmi yorsun. Manüküşü olmasa doğru bulunmaz. “Rehberi olmayan, yolda yorulur. Yokuşta emanet kuskun kırılır. El atına binen tez iner.” Yanındakiler sağlamsa kendi atına binersin.
Anneniz Beytiye Hanımefendi ve eşiniz Tülin altuntaş. Ne kadar şanslı adamsın Ferudun Cumhur Altuntaş. 29 Ekim’de doğmuşsun, Cumhur’u oradan almışsın. Akrep burcundansın. Bu burçta doğanların bariz özelliği, insanları iyi tanıma vergisidir. (İnsan sarrafı) Başladıkları işi yarıda bırakmazlar. İyi derecede dedektiflik yapabilirler. Yenilseler de yılmazlar. “Yenile yenile yenmesini öğrendim” felsefesini taşırlar. Bu burçta doğanların bazıları: Süleyman Demirel, Mesut Yılmaz, eskilerden örnek verecek olursak: İstanbul Valisi ve Belediye Başkanı Ordinaryus Profesör Doktor Fahrettin Kerim Gökay. Burçlarla şimdiki gençler daha fazla ilgileniyorlar. Birbirlerine soruyorlar; hangi ayın kaçında doğdun? Yıldızın uyması sabır işidir. Hatasız kul olur mu? Hoşgörüyle iyi insanlar birbirlerini anlarlar. Gazetemiz yazarlarından Ahmet Becioğlu hepimiz adına güzel sözler söyledi. Sözü tam gediğine yerleştiriyor. Bana bir şeyler söylemeye zaman kalmadı. Avukat Mehmet Yıldız’la ikisi renk kattılar geceye.
Üçlü orkestra çok renkliydi. Şarkılar etkileyici idi. Solist arkadaşımız yılların verdiği alışkanlıkla doyurucu şarkılar söyledi. Çalgı ve solist uyumluydu. Pasta kesildi, çalışanlar olarak Beytiye Altuntaş hanımefendinin takdim ettiği pastadan yedik. Av. Didem Savaş, Av. Nur Hilal Gündüz Topçuoğlu, Kemal Özkara, Zekeriya Eruzun (çok yönlü yönetmen, tiyatrocu) Osman Güvenalp, Kemal Koç, Ceyhan Erarslan, Fahrettin Ateşli, Gürsel Oral, Selim Becioğlu, Sebahattin Göksu, Ahmet Emin Fidan ve şair Op. Dr. Mehmet Yerebasmaz gibi. Diğer çalışan arkadaşları mızın arasında yer aldığım için sevinçliyim.
Geceye katılanların, oyun yolu ile kendini rahatlatanların arasında yer almaktan gurur duyduk. Geceyi tertip edenlere teşekkür ederek ayrıldık. Daha nice yıllara. Hayırlı ve uğurlu olsun. Güneş Gazetesi çalışanları olarak; “Düşünüyoruz, öyleyse varız”
Düzeltme: Feryat