İŞCİLER VE EYLEMLER
Danıştay 12. Dairesi’nin, 4 Şubat 2010 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı’nın, Tekel İşçilerinin de aralarında olduğu, geçici personelin 4-C’ ye geçiş için, 30 günlük süre içinde ilgili kurumlara başvurmasını öngören hükmüne, yürütmeyi durdurma kararı vermesiyle, Tekel İşçilerinin iki buçuk ay süren eylemine ara verildi.
İki buçuk ay evinden, ailesinden uzakta Ankara’nın soğuğunda, gece-gündüz demeden devam eden eylemlerine hükümetten istedikleri cevabı alamasalar da, Yargı tarafından bir umut ışığı doğmuş oldu. En azından belli bir süre kazanıp, bu sürede yeni bir anlaşma ya da uzlaşma zemini bulabilir ve eylemlerini devam ettirebilirler.
Başlarda işçilerin Ankara’ya yürüyüp, biraz slogan atıp bir iki gün içinde evlerine dönmelerinin beklendiği bir eylem olan Tekel direnişi, görüldü ki, hiç de öyle sloganların atılıp, iki gün sonra unutulduğu ve başları öne eğik ne derlerse kabul gören insanların oluşturduğu bir topluluk değildi.
Soğuğa direndiler, biber gazına direndiler, buz gibi sulara direndiler, sokaklarda kalmaya, çadırlarda yatmaya direndiler; ailelerinden uzakta olmaya direndiler, kimisi çocuğunu kaybetti, kimi kendi canını, hoş ikisi aynı şey olsa da, fakat vazgeçmediler. Devam ettiler direnmeye.
Bir sokak kurdular çadırlardan kendilerine. Yazarlar,çizerler, muhalifler, siyasetçiler, halktan her kesim ziyaret etti onları. Geceler boyu birlikte sabahladılar. Sokaklarda aynı ateşin başında ısınıp, battaniyelerine sarıldılar. Yaptıkları tüm görüşmeler sonuçsuz kaldı, bir türlü anlaşmaya varamadılar. Açlık grevine girdiler, dayanamayanlar hastaneye kaldırıldı. Açlık grevine ara verdiler. Bir ara yeni bir umut ışığı doğdu, tam anlaşacaklar derken, hükümet talepleri reddetti ve 4-c de anlaşma sağlanmalı dedi.
Günler günleri kovaladı vazgeçmediler. Maaşlarının yarı yarıya azalmasına, sosyal haklarının ellerinden alınmasına, iş yapamaz hale getirilmelerine ve işe yaramaz bir statüde tutulmalarına karşı çıkmaya devam ettiler. Bazı siyasiler onları halkın duygularını ajite etmekle suçlasa da, tüyü bitmemiş yetimin hakkını aldıklarını iddia etse de, üzerlerinde her ay milyonlarca lira yük olarak görseler de vazgeçmediler. Eylemlerinin öyle basit olmadığını, öyle cılız seslerden değil çok güçlü çığlıklardan oluştuğunu gösterdiler herkese.
Uzun zamandır unutulan bir şeyi gösterdi tekel işçileri bizlere. Kenetlenmeyi, kol kola vermeyi, vazgeçmemeyi ve direnmeyi. Haklarını almak için, bir kez değil, defalarca söylemek gerektiğini, ezilmemeyi ve başı dik, onurlu bir duruş sergilemeyi. Sadaka değil, hakkımızı isteriz demeyi öğrettiler yeniden. Halkla beraber, halktan gelen destekle devam ettiler eylemelerine ve adaletin verdiği güçle umarım amaçlarına ulaşırlar.