GÖNLÜMDEKİ DUYGULAR
Temmuz-Ağustos ve Eylül 1980’in kilit aylarıdır. İnsanlar sağcı ve solcu diye ikiye ayrılmıştı. Görüşlere saygı ortadan bilinçli olarak kaldırıldı. Ortamı yumuşatmaya çalışmak tehlikeliydi. Arada kim vurduya gidebilirdi. Bir kurtarıcı bekleniyordu. Can güvenliği yoktu. Atatürk’ün çizdiği yol bellidir. Bu yol saptırıldı. Ne zaman kargaşa ortaya çıkıyor? Ben daha iyi bir yol biliyorum diyenlerin fikirlerinden dolayı, fikirler şiddeti doğurdu.
Bu aylar içinde katliamlar yapıldı. Örnek olarak Kabataş ilçesinde tanıdığım, saygı duyduğum muhtar ve oğlu katledildi. Yazık oldu, canlar yandı. Onun misillemesi de başka yerde oldu.
Gölköy’de Hayri Türker ( Deli Hayri) ve arkadaşları bir taksinin içinde katledildi. Köprünün bir yanı sol gurubu diğer yanı sağ gurubu oluşturuyordu. Gölköy’e gittiğimizde bize soruyorlar. Sen hangi taraftansın? Ben tarafsızım nasıl diyebilirsin? Kimle görüşüyorsan o hangi taraftan ise sen de o taraftansın. Al sana hiç yoktan düşmanlık. Memleketim olan Aybastı’ya 12 Eylül’den sonra gidebildim.
Eylül’ün ilk haftasında Uzundere’de katliam yapıldı. Akrabamız Ferhat Koçalan ve 4 kardeşi hayatını kaybetti. Bir kardeşi yaralı kurtuldu. Ailede tek erkek kardeş hayatta kaldı. Ocaklar söndü. İnsanlar ölüm korkusu içinde ne olacaksa olsun diyordu. Askeri harekat sevinçle karşılandı. Plan iyi hazırlanmıştı. Dıştan ve içten Türkiye düşmanları oyunu oynamıştı. Binlerce genç işkence gördü. Maddi ve manevi yönden çöküntü yaşandı. O günleri yaşayanlar bunu iyi bilirler. 30 yaşında olan bir genç ise bundan okuduğu kadar haberdardır.
Şimdi yine güzel vatanım huzursuz. İnsanlar işsiz,ne olacak bu işin sonu diyor? Olacağı senin kendine verdiğin değere bağlı. İşinde ve gücünde misin? Köyüne gidip üretime başlayabiliyor musun? Çalmadan, kapmadan ayakta durmasını bilmek zorundayız. Başka yolu yok.
1980’in Eylül ortası okullar açıldı. Merkez İlkokulunda görevime başladım. Okul müdürü vekili Necip Çağman’dı. Bu arkadaşımızı 1996 yılında kaybettik. Çok iyi yetişmiş bir öğretmendi. Tarım ve Hayvancılık hususunda bilgiliydi. Arkadaşım psikolojik yönden tedirgindi. Yanında arkadaşımız Muhsin Tokat Nisan 1980’de şehit edildi. Bu ortamda ayakta durmak zordu. Görüş ayrılığı yüzünden öğretmen arkadaşlara suç işlettirildi. Tutuklu binlerce öğretmen işkence gördü. Dersi çok iyi okudum. Kaderin önüne geçilmiyor. Okul müdürünün yardımcısı olarak elimden geldiği kadar insanlarımıza faydalı olmaya çalıştım. Benden iki yaş küçük kardeşim Şakir Güley Aybastı Lisesi Müdürlüğünü yürütüyordu. Bana göre kendi çevresinde adaletli davranması ile ayakta duruyordu. Onun bir küçüğü Ali Osman Güley Aybastı Ziraat Bankası’nda memurdu. Diğer iki kardeşim Mesut ve Yusuf Güley kırtasiyecilik yapıyordu. Bizim o cevrede fikir ayrılığı yüzünden çatışmamız olmamıştır. O yüzden memleketimi ve insanımı seviyorum.