ÖNCE YASAK SONRA RUHSAT
ÖNCE YASAK SONRA RUHSAT
“Olmaz olmaz” demeyin, olursa da “Vay anasına…” demeyin. Şu son aylarda uygulanan sigara yasağını, insan sağlığını korumaya yönelik alınmış en iyi karar gibi görmüştük. Ancak sayın hükümet, bu kararını “Nasıl ranta çevirebilirim?” in hesabını yapıyorsa da sakın şaşırmayalım.
Gazino, bar, lokanta, kahvehane gibi yerlerde “Sigara içilebilir” ruhsatı verilmeye başlanırsa, sağlığımızı korumaya yönelik alınmış kararların pek de önemi olmadığı ortaya çıkmayacak mı?
Önce yasak, sonra ruhsat… İşin ucunda para varsa her şey mubah…
Bir de sansürlü yasaklar var ki; bunun da nasıl ranta dönüştürüldüğünden de bihaberiz. Mesela, şu son günlerde basına da akseden TV dizilerindeki öpüşme sahneleri de artık şifreli olarak izlenebilecekmiş… Yani; parası olana serbest, olmayana yasak…
Sayın devlet bakanı Selma Aliye Kavaf “TV dizilerindeki öpüşme sahneleri, Türk aile yapısına zarar veriyor” diyor. Şimdi gel de, bu bakanın fikir ve düşüncelerine güven… Öpüşme sahnelerini şifreli kanallarda paralı olarak seyredenleri, Türk aile yapısı dışında mı kabul edeceğiz? Ya da; Türk toplum yapısı zarar görecekse, paralı seyredenler zarar görmemiş mi olacaklar?
Efendim; ergenlik çağına gelmemiş çocuklarımız, bu tür sahneleri seyrederlerse etkilenirlermiş…
Tamam; doğrudur… Çocuklarımızı, bu tür yayınlardan korumak hepimizin görevidir. Ancak; bu görev hükümet tarafından ranta dönüşüyorsa da hükümete nasıl güvenelim?
Diyelim ki; birey olarak çocuğumuzu bu tür sahnelerden koruyoruz. Ya peki TV kanallarının hepsindeki vahşet görüntülerine de ne demeliyiz?
Diyeceksiniz ki; “Onu da seyrettirmeyiniz.” Ya peki; TV’lerdeki çizgi filmlerinin yarattığı vahşete de ne demeli?
Mesela Tom ve Jerry… Sanki çok sevimli bir çizgi film… İçerdiği şiddet, kimsenin dikkatini çekmiyor bile… Bunun gibi daha yüzlercesi…
Sayın hanım bakanımız da tutturmuş “İlle de öpüşme sahnelerini setretmeyin!” Tamam; seyretmeyelim. Fakat bu işin de paraya döküldüğünü söylersek, Türk aile yapımızın pek de önemli olmadığı ortaya çıkmıyor mu?
Hem; isteyen istediği kanalı kendi özgür iradesiyle açabiliyorsa, “Bu tür yasaklı sahnelerin, şifreli kanallarda seyredilmesine ne gerek var?” diye de adama sorarlar.
Bir de tutturmuşlar “Çocuk ve gençlerimize çok önem veriyoruz” diyorlar. Önem verdikleri doğrudur. Çünkü tüketiyorlar. İnternet kafelerdeki “Amerikan oyun kültürünü kapacağız” diye hem tüketip, hem tükenen bu gençlerimize de ne demeli? Sayın bakan bunları da konuşsa ya…
Kafelerdeki çocukların “Öldürdüm, temizledim, geberttim herifi, abi kafa böyle parçalanır…” gibi vahşet çığlıklarını işitmek için ille de sağır olmak gerekmiyor. Eğer yasaklar gerçekten toplum yararınaysa, buraları da görmek lazım. Madem Türk toplum yapımız bozulsun istenmiyor, vahşi Amerikan kültürüne de bir yasak getirilse ya…