NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Bir zamanlar Fatih Altaylı hürriyet gazetesinde yazarken, köşesinin minik bir bölümünü “ne zaman adam oluruz?” başlığı ile ayırır, her yazısında bir veciz söz yazardı. Güya insanların eğitilmesi amaçlı bir hizmet yapardı. Elbette yapılan hareket son derece mantıklı ve de yararlı bir hizmettir.
Ama kim okur?
Kim ciddiye alır?
İstersen konu üzerinde kitap dahi yazsan herkes bildiğini okuyacak. Nitekim son günlerde o kadar yazılacak şey var ki hangi tarafından başlasak işin ucunu bulmakta zorlanıyoruz.
Ayakkabı olayı: İMF’nin ister yandaşı olunuz, ister karşıtı protesto edilmesini içinize sindirmek zorundasınız. Ancak bunu yapan kişinin bir Iraklıyı taklit etmesi şık olmamıştır.
CHP.grup başkan vekili Sayın Hakkı Süha Okay’ın kardeşinin isminin bir uyuşturucu operasyonuna karışması güzel bir olay değildir. Ama olmuştur. Suçu varsa yargılanacak ve de cezası verilecektir. Böyle bir olayı “Uyuşturucunun ucu CHP.’ye dayandı.” Şeklinde maşet yaparak vermek en azından insafla bağdaşmaz. Çirkindir, çirkefliktir.
Bu haksız saldırıyı yapıp bir gün sonra da çark etmek bir taraftan insanların kafalarında soru işaretleri bırakarak amaca ulaşmışlığın hazzını yaşamak, diğer taraftan bir hatadır yaptık ama hatamızı anlayınca da düzgün bir insan gibi erdemli davrandık mesajı vermektir. Tabii yerlerse….
Bir taraftan Ergenekon’un avukatlığına, savcılığına soyunup, diğer taraftan yargımızın bağımsızlığından bahsetmek de ya yargı bağımsızlığını anlamamak, ya yargı bağımsızlığı ile dalga geçmek, ya da yargı bağımsızlığının ne olduğunu bilenlerle alay ettiğini zannetmektir.
Yine: Bir taraftan suç işleyene ceza kesildiğini, memurun işine karışmadığını söyleyerek övünürken, diğer taraftan, kesinleşmiş mahkeme kararlarından sonra vefa borcunu yerine getirmek için kişiye özgü kanunlar çıkarmak, veya cezasını çekmesi gereken insanların başı boş sokaklara salınmasının yollarını araştırmak, bunun için ceza yasalarında sık sık değişiklikler yapmaya kalkışmak, bizlerin adam olma yolunda daha çoook zamana ihtiyacımızın olduğunu göstermektedir.
Sokaklarda protesto gösterisi yapmak herkesin hakkıdır. Ancak protesto adı altında hiçbir suçu ve günahı olmayan iş yerlerini yıkmak, tahrip etmek yazıktır, günahtır. Sayın Başbakan’ın bu konudaki açıklamalarına katılmamak mümkün değildir.
Üniversite öğrencisine yaptığı sert uygulama nedeniyle bir polis memuru tutuklanmıştır. Polis memurunun yaptığını hiçbir mantık kuralı ile izah edemezsiniz. Canımızın, malımızın güvencesi olarak görmemiz gereken bir kişinin canımızı, malımızı zarara uğratan bir kişi olması şok olunacak bir sonuçtur. Tutuklanması bir nebze kamuoyunun infialini önlemiştir.
Bu örnekler sıralamakla bitmez. İşte bu nedenle adam olabilmemiz için daha çok yol katetmemiz gerekmektedir.
NOT: Fındık konusunda geçen hafta yazdığım yazı, sanki bir önceki hafta baş yazarımız Sayın Ferudun Cumhur Altıntaş’ın yazısından esinlenerek yazılmış gibi bir izlenim bırakmaktadır. Halbuki her ne kadar benim yazım bir sonraki hafta yazılmış olsa da yazılarımı İstanbul’dan gönderdiğimden, gazetenin de ben yazımı yazdıktan sonra elime ulaşması, her haftanın gazetesini internetten günü gününe takip edememem nedeniyle benzerlik olmuştur. Anlayışınıza arz olunur.