BİR EŞGEMBE ÇORBASINELER YAPTI?
BİR EŞGEMBE ÇORBASINELER YAPTI?
1939 yılı büyük zelzele Erzincan felaketi oldu. O zaman ben Yalıköy’de eski ayakkabı tamir eder, eski ayakkabıları birleştirir, birbirlerine yamar, Fatsa’ya sergi yapar, beş nüfusa bakardım.
1939 yılı Fatsa’da 20 cm kar var. O zaman Fatsamızın doktoru Hamdi bey. Pazar yerine çadır kurmuş, hastalarını muayene ediyor. Ben de bir kenara tamir ettiğim eski ayakkabıları sergi yaptım. 13 çift ayakkabı sattım. 7 lira para kazandım. Saat 16.00 da sergimi topladım. Şimdiki fıskiyeli havuzu olan Cumhuriyet meydanında ahçı mehmedin lokantasında çorba içerken, dışarıdan vitrin camından yemeklere bakan bir çocuk gördüm. Çocuk 18 yaşlarında ayakta çorapları yok, yarım ayakkabı dışarıda, kar var, aç olduğu belli, titremekte idi. Çocuğu içeri aldım, çorba ısmarladım. Çorbanın fiyatı 15 kuruştu. Çocuğa kim olduğunu sordum. Çocuk Rizeli olduğunu, gemi ile İstanbul’a giderken bileti olmadığı için gemiden dışarı çıkardıklarını söyledi. Ben hemen Fatsa’nın inşaat kalfası olan Muhittin abimi buldum. Agabeyimle çocuğu acentaya gönderdim. Acenta çocuğu kaptana teslim etti ve çocuk istanbul’a gitti. Aradan tam 30 yıl geçti. 1970 yılında birgün bir kaç arkadaş Beyoğlu, İstiklal caddesinde bir lokantada içki içerken, lokantanın sahibi yanımıza geldi. Bize nerelisiniz diye sordu. Biz Fatsalıyız deyince, Fatsa’yı övdü, Fatsa’da ne kadar iyi adamlar var dedi. Yaşadığı olayı anlattı. İşte o adam benim dedim. Boynuma sarıldı, hesap almadı. Bu lokanta benim dedi. Sizi her zaman beklerim dedi ve saygıyla bizi uğurladı.
İşte iyiliğin karşılığı.