SİYASETÇİLERİ SEVMİYORUM.
Başlık biraz iddialı oldu herhalde ama aklıma bir fıkrayı getirdi.
İki arkadaş aralarında konuşurken Biri diğerine “ Ben Allah’a inanmıyorum” demiş. Öteki cevap vermiş “ Allah’ın da çok umurunaydı “ Benimkisi de o misal. Siyaset yapanlar en ufak kırıntıdan kendilerine pay çıkarırlar. Siyasette en dipten, ortadan ve tepeden örnek verelim.
Dipten örnek: Bu bayramda caminin içerisinde bayramlaşma seromonisi var. Doğal olarak başta imamı, onun sağında caminin demirbaş cemaati yaşlıları olması gerekirken, araya badem bıyıklı, kravatlı, sahtekar, yılışık bir tebessümlü bir parti yalaması Osman Hoca’nın sağına geçip, dikilip bayram tebriklerini kabul etmeye başladı. Dindar, Müslüman rolünü oynuyor. Ne vakit namazlarında, ne teravihte, ne de mukabelede camiye geldi. Avanak herif aklı sıra bu sahtekarlığını bize yutturmaya çalışıyor. Aslında tutacaksın kolundan atacaksın camiden ama bizler efendi adamlarız ya neme lazım diyoruz!!!
Ortadan bir misal verelim: Yine Güneş gazetesinde bir resimli haber. CarefourSA açılışı yapılıyor. Milletvekilleri AKP’li, belediye başkanları ve diğer zevat kurdelanın başındalar. Yüzlerinde sahte bir gülümseme, orayı yapanlara minnet duygularını söylüyorlar. Şimdi soruyorum. Sizin babanızın Fatsa’nın göbeğinde 14000 m2 arsanızı otopark yap diye Erçal’a verir miydiniz? Cevap evet veya hayır diye kesin olmalı.
KÜÇÜK TAYYİP
Tayyip bey, Amerika’da küçük tayyip’i anlattı. Onlar ne anlar çocuktan!! Onlar çocuklarını kucağına almaz, çocuklarına ninni söylemez. ( o bir kültür.) onun için çocuklar ana - baba sıcaklığını bilmez. Onlar köpek sevmesini bilirler, sokakta köpek gezdirirken ardından ellerinde faraş, köpek pisliği temizleyerek yürüyüş yaparlar. Ama Tayyip bey bu adamlara çocuk sevgisi ajite etti.
Tayyip bey, küçük tayyip’in okulunun uzak olduğunu, okula yürüyerek gittiğini, ayakkabısının altının delik olduğunu duygusal olarak anlattı. Politikacılar her şeyden kendilerine pay çıkarır olayı dramatize ederler. Özal’da küçükken eşşekten düşüp, kolunu kırmıştı. Demirel çoban Süloydü. vs.
Tayyip bey; Biz o devirlerde Fatsa ortaokuluna limuzinle gitmedik. 13 yaşındayken Sülükgölü, Tabyabaşı gidiş - geliş 6 km. Okula yorgun düşüyorduk. Ortaokulu 6 yılda bitirmemiz avanaklığımızdan değil, yorgunluğumuzdandır.
Ertuğrul amcanın( YALÇIN) beş adet tayyip, iki adet de tayyibesi var yani 7 çocuk. Birgün rahmetliye sordum. Bu çocuklar HÜDAYİ NEBAT MI? ( Yani evin etrafından kendiliğinden yetişen çiçek) Yoksa DOĞAL SELEKSİYON mı oldu? dedim, güldü. Yok dedi. Vergi tahriyatı yüzünden oldu !! dedi. Pardon dedim!!! açıkladı. Benim gençliğimde yol vergisi vardı. 7 çocuğu olan vergiden muaf olduğu için böyle bir yol seçtim dedi. Pes Ertuğrul amca, vergi kaçırmanın böyle bir yolu olduğunu da senden duydum dedim. (O devirde insanlar vergi muafiyeti için kendini telef ediyordu.)
Tayyip bey, annem hiç elimden tutmadı dedi. (Böylece çocuğun kendine güveni artarmış.) Ben de rahmetlinin hanımına sordum. Sebahat teyze, sen çocuklarının elinden tutarmıydın dedim. Nerede oğlum dedi, gençliğimde kucağımda çocuk tutmaktan elimde çocuk tutmaya fırsatım mı oldu? dedi.
Çocukların hepsi okul yakın olduğu için üniversiteyi bitirdi. O devirde Dumlupınar, Sakarya veya ortaokula yakın olanlar iyi okudular. Dumlupınar ilkokulunun önünde top sahası vardı. Fatsa’da top oynayanların hepsi evi oraya yakın olan çocuklardı. Erdoğan Arıca( milli takım kaptanı), Erhan Eroğlu, Ahmet Talay, İbrahim Ömeroğlu, Alpaslan küçükali, vs. birinci ligde top oynadılar. Çıkık Mahmut (talay) bile kalça çıkığı olduğu halde Yıldız Milli takımda oynadı.
Diyeceksiniz ki; Kiski Mahmut hem Dumlupınar ilkokuluna, hem top sahasına yakındı. O neden okumadı,veya topçu olmadı.Küçük kiski hiperaktif bir çocuktu. İlkokulu beraber bitirdik. Öğretmenimiz Ali Faik Güneşti. Gürcüydü. Türkçesi biraz kıttı. Küçük kiskiyi derse kaldırırdı. Küçük kiski agulu gugulu sesler çıkarırdı. ( Zaten ilkokul dörtte düzgün olarak anne - baba dedi. ) Öğretmen de pek anlamazdı. İlkokulu öyle bitirdi.
Küçük Tayyip’in ayakkabıları delikti. Küçük kiskinin ayakkabısı hiç olmadı. Mehmet abisinin, ayağına iki numara büyük ayakkabısını giyerdi. Birgün penaltı çekerken topu ıskaladı. Ayağından fırlayan ayakkabı kalecinin suratında patladı.
Evi okula yakın olanlar okudu adam oldu. Top sahasına yakın olanlar futbolcu oldu.Ama Küçük Tayyip Allahın sevgili kuluydu. Hem futbolcu oldu, hem başbakan oldu.
Evet benim siyasetçileri sevmememin bir çok nedeni var. Bunlar küçük nüanslar. Bir fıkrayla yazıyı bağlayalım. Savaşı kaybeden albay, generale rapor veriyor. Savaşı kaybetmemin 40 nedeni vardı diyor. General say diyor. Bir barutumuz yoktu diyor general. Tamam tamam yeter daha sayma diyor. Benim de politikacıları sevmememin 40 nedeni var. Biir- samimi değiller. Daha saymaya gerek kaldı mı?