AÇILIN ULEN
Bizim iç işleri ve dış işleri nazırlıklarımızda 0- 7 yaş arası kalıcı kadrolar mı vardır nedir? Sanki memleket meselelerinde de kararları bunlar alıyormuş gibi. Öyle ya başka kim bu ekonomik krizde yok yere en az 3 çocuk diye tutturur? Oyuna da arkadaş lazım tabii.
Velhasıl konu Türkiye Siyasi Tarihi olunca durum aynen otur yerine sıfır. Bırakın siyasi tarihi-di’ li yakın geçmiş zaman bile çok bir na Present Perfect kalıyor. Ama iş –miş’li geçmiş zaman ya da diğer adıyla masal kültürüne gelince bizden çok bileni yok. Misal sorun kırmızı başlıklı kızı, size kötü yürekli kurdun armani boxer’ından onun en son çıktığı manken kızcağıza kadar yedi ceddini anlatsınlar. Seçim meydanları ve canlı yayınlarla icraatın içinden tarzı programlardan alışkanlık da var tabii.
Keza bizde varsa yoksa tarih namına bir tek vatan, millet bir de ondan mütevellit sakarya. Teori yarım yamalak var desek bile pratik nanay. Hala yeni bir, daha doğrusu 2009 model 1071 Malazgirt derdindeyiz. Fakirin sermayesi de hayal tabii. Kazım Karabekir ‘ i kim ne yapsın Kara Murat , Battal Gazi varken. Belki de asıl sorun tutarsız hükümet ya da devlet politikalarındadır kim bilir. Siz okulda yabancı dış güçlerden,çıkar odakları, bir takım gizli örgütlü mihraklardan , devletin tehdit altındaki şerefli kurumlarından , aynı devlet-ül kübra’ nın nazar değmeyesi dünya durdukça varolası bekasından söz edin sonra kırkınızdan sonra açılıp saçılmaya eskilerin deyimiyle saz çalmaya kalkın. Ee nerede kaldı şimdi Kara Murat, Battal Gazi? En kötüsü bizim surdan sura atlayan kahraman indi mi taytlı macerapervere. Ama olsun rol modelimiz amerikalıların da tarih bilgisi, çizgi roman Tommiks ‘ den ibaret zaten. Yani nerden bakarsanız bakın sonuçta bir ezberi bile beceremedik onu dahi bozduk anlayacağınız.
Bugüne kadar politika anlayışımız kötü güç Sauron ‘un kulelerinin önüne kırmızı renkli Kartal’ını çeken Kadir İnanır gibiydi vesselam. Ata Demirer ‘ in de dediği gibi demek ki onun kötü büyücüsü Saruman ‘ı Saruhan diye çağırıp ,Eyüp ‘te ona bir güzel tövbe ettirmekle ,büyücü Gandalf ‘ ı da alıp onları birlikte cumaya göndermekle bu topraklarda kan yerine buğday yetiştirilemiyormuş ulen!
Şimdi bizim Aslan Yürekli Deli Kadir bir anda nasılsa Küçük Emrah Potter ve Sırlar Odası ‘na terfi eder oldu. Hani bakkala gidip de “bir ekmek verir misin amca?” derken bile içimiz kıyılan acıların çocuğu Küçük Emrah . Hem de o ekmeği parasıyla alırken. Ne diyelim bizi bu hale düşürenleri Nuri Alçolar kovalasın emi. Bu iş basbayağı düne kadar Nuri Alço korkusuna gazozu yasaklayıp şimdi açılım adı altında devlet eliyle planlı gazoz partileri düzenlemeye benziyor. Öyle ya düne kadar bizden olmayan hiçbir biçimde bizden değilken şimdi bizi bıraktık öteki olmaya soyunuyoruz. Bir biz varmış meğer hakikaten bizden içeru.
Bu durum dayak yemenin dayanılmaz saçma romantizmine inanan aşiret tipi sözde büyük konak ağalarına hayran aklı kıt kadın kitlelerine hitap eden dizi filmleri arttırmanın ötesine geçebilecek mi acaba doğrusu bizler de merak etmiyor değiliz . Hele de açılım mimarlarının çocuklarının askerliği yaz kampı ya da Tiffany ‘ de Kahvaltı tadında yaşadıkları, abaküslerindeki eksik boncuk sayısından olsa gerek 30 ‘ dan yukarı gün saymayı bilemedikleri bir ortamda açılımın kelime açılımı dahi pek bir açmazlarda kalıyor.Tek anladığımız dünya baş döndürücü bir hızla dönüyor ve dönerken de çivilerinden bir bir sarfı nazar ediyor.
Hani nasıl denir açılırken açılırken birden milletçe kendimizi Şamdan ‘ ın dev boyutlu kapağındaki Hande Ataizi gibi bulmayalım da sonra. Malum bizde öyledir. Önce adama Hande Ataizi gibi altın portakal verirler.Derken önce portakalı sonra sizi soyuverirler. O baş ucuna koyulup soyulan portakala da öyle bir yalan uydururlar ki içinden çıkabilene aşk olsun. Battalı gelse kurtaramaz o vakit.