SİSTEMİN YAĞMACILARI
SİSTEMİN YAĞMACILARI
İnsan gibi yaşayamadan yitip giden şu insanlığımıza bakın… Sel sularında yağmalanmak şehirli olmanın bir gereği midir?
İnsanların tüm yaşamını değiştirip, mekanikleştiren, insansızlaştıran ve daha çok kazanıp daha çok tüketme hırsını onlara aşılayan bu senaryonun yazarı kimdir?
Yaşam, bir tiyatro sahnesi değildir. O sel sularında çırpınıp feryat eden insanlar, rol yapmıyorlardı. Eğer buna da yaşamımızdaki tiyatrodan bir sahnedir deniyorsa, bu eserin yazarını tanımak istiyoruz.
Ya da modernleşmenin yolu kentleşmeden geçiyor diyorlarsa da, apartmanlarıyla teknolojisiyle o koca şehrin sel sularında nasıl savrulduğunun da bir nedeni ve sorumlusu olmalıdır.
Kimdir bu sorumsuz yağmacı duman adamlar… O insanlara “Şehirli gibi yaşamak sizin de hakkınızdır” diyenler kim? Kim bu insanlara köylerini terk ettirenler?
Evet… Hepsi de hapsolmuştu beton duvarlara… Kaçamadılar sel sularından… Hapsolduklarını bile fark edemediler. Şehirlerde yağan yağmuru köylerinde yağan yağmura benzettiler. Sadece ıslanacaklarını zannettiler.
Onlara yağmanın da birer hak olduğu öğretilmiş şehirlere göç ettiklerinde… Yağmalanırken de yağmaladılar bir birlerini… Yağma, bir paylaşım olmuştu onlar için sel sularında…
Beyin filtrelerini bu kadar tıkayan şehirleşme kültürü bu muydu? Meğerse bilgi çağına geçmek yerine, yağma çağının temelleri atılmış şehirlerde… Beyinlere bu kadar ulaşmış bu yağmanın sorumlusu o sel felaketi olamaz. O insanları, o şehirlere hapseden sistemin yağmacı mimarları kimdir?
Sadece sel sularından bir şeyler kaçırmak mıydı yağmacılık?
Öyle ya… Madalyonun iki yüzüne de bakmak lazım. Böylesi felaketleri kar kapısı gibi gören pusuda bekleyenleri de nasıl unuturuz? Gün doğmadı mı ekonominin duman adamlarına?
Sel felaketini nasıl kar’a dönüştüreceklerinin hesabını şimdiden yapmışlardır bile…
Felaket büyük… Büyük felaketler büyük onarımlar gerektirir. Büyük onarımlar da yine milletin sırtına vurulan büyük parasal kaynakların aktarıldığı pazarlar değil midir?
Çünkü böylesi felaketler, her ne kadar küresel ısınmayla ilgili doğal felaketler olarak yorumlansa da, buradan iş kapacak sermaye mantığı için bu tür felaketler her zaman yeni iş kapıları olmuştur. Onlar için doğal felaketlerin başka hiçbir anlamı yoktur.
İşte küresel sermaye sistemi bu… Bu sistemde “Durun! Dünya yok oluyor, aman deprem tehlikesi var, susuzluktu, seldi, spreydi…” hepsinin arkasında yağma yok mudur?
Buna en basit örnek şehirleşme uğruna o insanları dere yataklarına doldurup arsa rantını cebine indirenlerin şimdi o insanları oradan çıkartıp başka alanlarda konut almaya zorlamanın yağmacılığını da görmek lazım… Öyle üç beş sel yağmacısıyla sistemin yağmacılarını kimse örtmeye çalışmasın…