BAYRAMLIK
BAYRAMLIK…
Valla ben size açık söyleyeyim… Galiba bu hafta ne yazacağımı bilmiyorum.
Bunca konu bolluğunun içinde ne yazacağımı bilemez hale geldim.
Yazı yazanlarda bazen böyle garip haller meydana gelebilir.
Aslında hiçbir şey yazılamayacak anlar, aklınızda bir anda her şeyin uçuştuğu anlardır. Birçok şeyi düşünürsünüz, fakat size, kutuda hiçbir şey kalmamış gibi görünür.
Fındık konusunu biliyorsunuz zaten… Eğer bilmeyenler varsa bilenlerden bi zahmet öğrensin.
Mesela mübarek Ramazan Ayı da bitiyor. Ama siz onu da biliyorsunuz. Öyleyse niye bahsedeyim?
Batıda meydana gelen sel nedeniyle sıranın bize de geleceğini düşündük. Ama korkulan olmadı.
Selde kaybettiklerimize üzüldük tabi…
Biz burada kendi çapımızda huzur içinde bir Ramazan yaşarken, o çileyi çekenleri bir Yeşilçam filmi izler gibi seyrettik.
Belki de elimizden başka bir şey gelmediği içindir.
Bu arada Cem Garipoğlu yakalandı. Katil zanlısı avukatını ilk gördüğünde sucuk ekmek istemiş… İnsan, her yerde insan…
Umarım bu gelişmeden sonra aileler tüm yorgunluklarını unuturlar. Çünkü zanlının yakalanma arifesi, doğum sancısını aratmadı.
Diğer yandan adı üzerinde tam da anlaşamadığımız “açılım” konusunda ülke halinde tartışmaya devam ediyoruz.
Haklı endişeleri de içinde barındıran bu konuda yaptığımız kıyasıya tartışmalarda aslında tam bir demokrasi sınavı veriyoruz.
Belki birbirimizi kırıp-döküyoruz ama emin olun olması gerekenleri yapıyoruz.
Konunun detayı aşamasında ahkâm kesecek değilim.
Bildiğim bir şey varsa eskiden “büyüklerin” dediği olurdu. Şimdiyse aklın gücü, kendine yer açmaya çalışıyor.
Demokrasi sınavı içinde umarım kendine yer bulur.
Bunlar tartışılırken piyasalar nasıl? Nakit darlığı ne zaman çözülecek?
Birileri nakiti çekip almış, birileri de “alın verin, ekonomiye can verin” diyor.
Ne güzel söylüyorlar. Hak vermemek mümkün mü?
Ancak küçük bir sorun var. Ekonomiye can vermek isteyen insanların paraları yok.
Buna karşın paraları olanların da ekonomiye can vermeye niyetleri yok.
Ben bu işin içinden çıkamadım. Siz çıkarsanız bana haber verin.
Açılım dediğimiz şey terörü bitirir mi, bilemem. Ama terör nedeniyle ciğerimiz yanmaya devam ediyor. Daha geçenlerde bir şehidimizi Ünye’de toprağa verdik.
Sizi bilmem… Ama ne zaman bir şehit haberi duysam veya cenazesine katılsam, Milli Şairimiz’in şu dizeleri aklıma düşer:
“Vurulmuş tertemiz alnından uzanmış yatıyor.
Bir hilal uğruna ya Rab; ne güneşler batıyor.”
Ve bu dizeler bir anda aklımı başımdan alır.
Söyleyecek söz bulamam. Ama bilirim ki; bu dizeleri yazan millet, büyük millettir.
Batan güneşlerin ya da şehit düşen kınalı kuzuların evlerinde Ramazan Bayramı nasıl geçecek acaba? Anaların yürekleri bir biri ardına kaç kez kavrulacak acaba?
Uzatmayayım…
Ramazan Bayramı’nız mübarek olsun. HOŞÇAKALIN