ÖNLENEMEYEN VE ÖNLENEBİLİR KAZALAR
Bazı kazalar vardır. Önlenilmesi zordur. Doğal afetler gibi. Büyük seller, fırtınalar, depremler gibi. Fakat bunlarda uğranılan zararı en aza indirmek de belki alınan tedbirlerle mümkün olabilir. Tedbir alınmadan çok daha fazla zaiyat verilecek bir yerde, alınacak önlemlerle yapılacak girişimlerle daha az zaiyat verilip, can kaybı olmaması mümkün olabilir. Geçtiğimiz gün Trakya’da ve İstanbul’da yaşanan sel felaketinde hayatını kaybedenlerin yakınlarına da başsağlığı diliyorum bu vesileyle. Yaşanan acı ve kayıp büyüktür.
Doğal afetlerin önüne geçilmez geçilmesine de, yönetimlerin şehirleri ve yerleşim yerlerini her an bir doğal afetle karşılaşacak düzende oluşturmaları gerekmez mi? Olaylar yaşandıktan sonra, dere yataklarını ıslah etmek gerekirdi, vatandaşlar buralara kaçak inşaatlar yaptı, olanlar biraz da vatandaşın suçudur demek akla mantığa sığacak sebepler değildir.
Yılardır betonlaşmasıyla ve yapılaşmasıyla adeta bir mega köy haline gelen İstanbul’da hiçbir yeşil aklan bırakmayarak, imara uygun doğru düzgün yapılaşma yapmayarak, dere yataklarını evlerle, alışveriş merkezleriyle doldurarak ve kapatarak gelinen bu noktada suç sadece vatandaşın mıdır? Burada yıllardır iktidarda olan ve İstanbul’u yöneten bir partinin lideri ve Bakanları nasıl böyle açıklamalarda bulunabilirler. Yetkili olan, gücü olan bir iktidar vatandaşı yönlendirmeli ve gerekeni yapmalıdır. İnsanların kendi insiyatiflerine bırakılan, oy toplama aracı olarak görülen yapılaşmalar, sonunda böyle felaketlerde çok daha fazla can kaybı yaşanmasına neden olur. Bir sonraki afete kadar da kimseden ses çıkmaz. Kaderci ve çaresiz bir şekilde bekleyiş devam eder. Yeni imar uygulamaları, önüne geçilemeyen kaçak yapılar, yanlış binalar da devam eder durur.
Bazı kazalar vardır bunlar da geliyorum diye size bağırır. Her gün ben buradayım der. Artık önleminizi alın, bugün de birilerinin canı yanacak diye söylenir durur. Kazalar dile gelir konuşur. Bazen gazete sayfalarında, bazen de yetkili yerlere yapılan başvurularda kazalarla ilgili neler yapılacağı söylenir durur. Fakat kimseden ses çıkmaz. Kimse görmek duymak istemez olan biteni. Doğal felaketlerin insan eliyle yapılanlarından olan ve bizim defalarca bu köşede yazdığımız Dolunay ve Fakülte kavşakları da bunlardandır.
Dört gün önce Fakülte kavşağında yine iki aracın çarpışması ve orada yurt kaydı yapmak için bekleyen yayalara çarpmasıyla ciddi bir kaza meydana geldi. Kazanın haberinde yola kontrollü şekilde çıkamayan aracın kazaya sebep olduğu yazılıyordu. Fakat oradan yola çıkan bir aracın nasıl kontrollü olarak yola çıkacağı malumunuz. Bir kere yola çıkışta ağaçlar yolun görüş alanını tamamen kapatmış durumda. Defalarca bunu yazdığımız halde Belediye bu konuda hiçbir girişimde bulunmadı. Kendi eliyle diktiği ağaçların oradan sökülmesine bir türlü müsaade etmiyor. Yoldan geçen araçların durup bekleyeceği bir trafik ışığı da olmayınca ana yoldaki aracın ne şekilde duracağı da belli değil. Burası anayol. Burası transit araçların geçtiği, neredeyse otoban sayılabilecek bir çift yol. Araçlar rüzgar gibi gelip geçiyor. Arkanızdan gelen araç dönüş yapacağınız esnada neredeyse sizi ezip geçecek, bırakın yola kontrollü çıkmayı, yoldaki araçların güvenliği yok. Böyle bir durumda yaya olarak yol kenarında can güvenliğiniz yok. İki araç çarpışıyor ve üzerinize savruluyor, geçen gün olan ve iki kişinin ağır yaralandığı kaza gibi. Yola aracınızla çıkarken güvenliğiniz yok, yolu görmüyorsunuz, bir de yoldan evinize dönerken hiç güvenliğiniz yok, anayoldaki aracın hızını ve gelişini kontrol edemiyorsunuz. Tüm örneklerde görüldüğü gibi burada insan eliyle alınabilecek önlemlerle önlenebilecek kazalar mevcut. Kaza bazen tüm önlemlere rağmen olabilir fakat buna kader dersiniz, hata yaptım dersiniz ya da hata yaptı dersiniz. Oysa bu kavşaklarda her gün yüzyüze kalınan ciddi ve gözle görülür bir tehlike mevcut. Araç kullanan kullanmayan herkes bu tehlikeye maruz kalıyor.
Bu konu ile ilgili Belediyenin ortak bir hareket platformu yaratmaması neticesinde Karayolları 7. Bölge Müdürlüğü’ne şahsi bir başvuru yaptım. Henüz netice gelmedi. Umarım en kısa zamanda asıl yetkili şahıslar gerekeni yapar ve daha fazla can göz göre göre heba olup gitmez.
Bu ülkede yetki almak için yarışan, seçimlerde en ön saflarda mücadele veren politikacılarımız sonrasında uzun ve durgun bir bekleyişle yollarına devam ettiği ve hiçbir şeyin sorumluluğunu almadığı sürece her şeyin faturası daha büyük kesilecektir bu ülkenin üzerinde.