SEN YOKKEN
Çankaya Köşkü’nde döneminin en büyük yemekli davetlerinden biri verilmektedir. Mustafa Kemal Paşa her zamanki gibi şık, jilet gibi takım elbisesiyle bir grup önemli devlet adamını ağırlamaktadır. Paşa tüm misafirperverliğiyle davetine devam edip bir yandan da ülke ve dünya gündemini konuşmakta konuklarına yeni ve genç Türk devletini anlatmaktadır. Derken saatler ilerler ve sıra yemek faslına gelir.
Garsonlar hazırlanmış büyük masanın etrafında heyecanla koşuşturmakta servislerini yetiştirmeye çalışmaktadır. Servis yaptıkları masa öyle alalade bir masa da değildir. Ama onların gözü belli ki yabancı konuklarda falan değil bir milletin yazgısını değiştiren o mavi gözlü devdedir. Servis sırasında genç bir garson elinde olmadan fazlaca heyecanlanır. Aksilik de bu ya elindeki servis tabağı bir anda yabancı konuğun üzerine dökülüverir. Ortam bir anda ısınır. Tüm gözler masanın o köşesindedir artık. Herkes garsona beceriksizlik imasıyla dolu keskin bakışlar fırlatır. Durum hakikaten hele ki de bu günkü devlet adamlarının mevcut cari vasıflarıyla kaldırabileceği , idare edebileceği mahiyette değildir. Mustafa Kemal Paşa o hengame içerisinde ayağa kalkar ve azarı basacağı yerde o hiç beklenmedik, keza önünde diz çökülesi bir zeka pırıltısıyla konuklarına dönüp olanca kinayesiyle “ben milletime her şeyi öğrettim, bir şu uşaklığı öğretemedim” deyiverir. O anda da bir kez daha devleşir gönüllerde. Profesyonelliğe sığmayan basit bir utancı sonsuz zeka ve çeviklikle son derece profesyonel şekilde gurur ve hatta zafere dönüştürmeyi başarmıştır. Tıpkı Büyük Taarruz sonrası geliveren 30 Ağustos Büyük Zaferi gibi.
Nitekim o, Fransız bir yazarın da 1950’li yıllarda Fransız bir gazetedeki yazı dizisinde belirttiği gibi dünyadaki iki büyük adamdan biridir. Çünkü büyük adam ona göre 3 aşamalı bir kavramdır. Büyük adam iyi ya da kötü büyük bir projesi olan ,onu başarabilen ve en önemlisi de o mevzu bahis projeyi ölümünden sonra bile devam ettirebilen adamdır.Bu yönüyle 20.yüzyılın liderleri arasında Hitler dahi haritadan silinmekte yine ona göre bir tek Mustafa Kemal Atatürk ile Lenin yazının yazıldığı tarih itibariyle ayakta kalmaktadır. 21.yüzyılda ise tek ayakta durabilen Mustafa Kemal olacaktır. Fransız yazar bugün eğer halen yaşıyor ise Lenin ‘ in dahi çöküşüne ve tarihten silinişine bakıp tarihin akışına muhtemelen ey yumurtaya can veren güzel Allahım kabilinden şaşırıp kalıyor olabilir.
Tarih ne şaşırtıcıdır ki projesi bütün sözde süslü bol kremalı operasyonlara, eğitim sistemindeki köklü değişikliklere ,amerikan menşeili geliştirilmiş büyük ortadoğu projesine,olanca kadrolaşma,olağan global sömürü eski adıyla emperyalizm yeni adıyla yeni dünya düzeni ,ahlaksızlık,her türlü yozlaşmaya rağmen Rocky Balboa gibi ayakta kalan ,temsili misal yumruk yedikçe daha dik duran tek büyük lider Mustafa Kemal ‘dir. Aslında bizler bu günkü işleyiş daha doğrusu işleyemeyişte senin karşıtların mı yoksa güya senin izinden gidip seni halkından bile kaçırıp sözde sahiplenen ,özde değil sözde Atatürkçüler mi daha suçlu halen karar veremedik Atam. Biz senin küçükken karanlıktan korktuğunu bilmeyi, anneni kaybettiğinde her evlat gibi ağladığını görmeyi, bize empoze edilmeye çalışıldığından farklı olarak büst ve rolyeflerinden uzak kandan,etten, kemikten olduğunu idrak edebilmeyi,bir davette heyecandan zor duruma düşen çalışanını gözetip koruduğunu sezmeyi, kısaca büyük adam olma ama daha çok bizden biri olma, insan olma ihtimalini sevdik. Çocukken hani nasıl derler çantamızdaki otlu peynir kokusuydun sen. Dahası varlığın öyle bir sevinçti ki bizim için sanki burnumuzdaki çilekli sakızımızın kokusuydun. Çünkü bağımsızdık, efendi olmadık belki ama uşak da değildik. Üniter devlet içinde sırf başkaları öyle istiyor diye gelişigüzel ulus devlet tartışmaları yapmıyor, memleketin dört bir yanını haraç mezat satıp savmıyorduk.Yani projen tam tekmil işliyordu,şimdi ise duvar yıkılsa da hani nasıl derler mihrap yerinde Allahtan Atam.
Velhasıl biz sen yokken Atam yalnız kalmayı öğrendik, acıya duvar gibi dayanmayı öğrendik. Çok şükür hiç kimseye verecek bir hesabımız da yok keza tütünsüz susuz kalmayı da öğrendik. Hepsini öğrendik de çok şükür bari biz halkın olarak bir şu uşaklığı öğrenemedik, sen de bir şu uşaklığı öğretemedin ama günümüzde eğitim öğretimde de maalesef artık sınır yok be Atam.