MUHALEFET ANLAYIŞIMIZ
Dünyada tek insan var. Hepsi Haz. Adem’in çocukları. Ancak aynı coğrafyalarda yaşamak arada örf ve görenek farkları oluşturmuş; öyle ki, birisinin beyaz dediğine diğeri rahatlıkla siyah diyebiliyor. Bir de şu var. Haklı olmaktan hak sebebe yapışmak çok daha önemli. Biz Türk insanı olarak, demokrasiyi farklı anlıyoruz. Bizde muhalefet anlayışı iktidarın yaptığı bütün icraatlara hayır demek gibi bir şey. Türkiye’de milli menfaatlerde bile muhalefet iktidarın yanında olamıyor.Laiklik anlayışımızda böyle: Özellikle muhalefet kesimi, laikliği: Din düşmanlığı şeklinde anlıyor. Laikliğin doğduğu ülkeler batılılar, onlar laikliği din ve vicdan hürriyetinin bir teminatı olarak görüyorlar. Avrupa’da her din saliki inancını özgürce yaşıyabiliyor.
Bundan belki de 40 sene kadar önce: Samsun Konak sinemasında rahmetli Necip Fazıl, konferans veriyor, biz de oradayız. Bir ara konuyu laikliğe getirdi. Savcılar dikkat’ diye konuya girdi: Ben laikliğin ne lehinde ne de aleyhinde konuşmuyorum. ilmi izahını yapıyorum diye konuyu anlattı. O zaman ben bunu şöyle anlamıştım. Batılılar koyu bir din taassubu içinde kıvranırken, laikliğin sistemi onları özgürlüklerine kavuşturmuşve müspet ilimleri geliştirerek bugünkü seviyelerini yakalamışlardır. Laiklik sistemi olmasaydı belki de koyu bir din taassubu içinde sefalete sürükleneceklerdi.Ancak İslam dininde taassup yok, diğer dinlere de hoşgörü ile bakıyor. Müspet ilimlere açık. Gelişmeyi engelleyecek bir durum yok demişti. Ben bunu laiklik olmasa da Müslümanlar ciddi bir sorun yaşamazlar şeklinde anlamıştım. Rahmetli Özal da: Devletim laiktir ama ben müslümanım diye bir cümleyle konuyu ifade ediyordu.
Biz batılılar gibi bir din taassubu yaşamadığımız halde, müspet ilimleri hızlı bir şekilde geliştirip kalkınmayı sağlıyamamışız. Amma Osmanlı bu uygulamalarda bizden çok başarılı olmuş. Çok uluslu bir devlet olmasına rağmen hoşgörülü bir yönetimle koskoca imparatorluğu 650 sene yaşatarak bir dünya rekoru tesis etmiştir. O dönemlerde bir laiklik uygulaması olmadığı halde, Osmanlı Devleti, bilmediği laikliği bir tür uygulamıştır. din taassubundan Osmanlı Devleti ciddi bir sorun yaşamamıştır. Bize göre Türkiyemizde de dintaassubu yoktur. Ancak İslam Dinini irtica ve yobazlık gibi ağır kelimelerle ifade eden bir muhalefet zihniyeti vardır. Bu da Türkiyemizde siyasi havayı germektedir. çok partili ileri ülkelerde: İktidar ve muhalefet iki dönemlik bir muhalefet süresinden sonra iktidarı devralmaktadır. Bu da iktidar ve muhalefet arasındaki gerginliğin uzayıp gitmemesine sebep olmaktadır.
Koskoca Amerika’da belki de çok sayıda parti vardır. Amma iktidar dönemi iki parti arasında değişmektedir. işin normali de budur. dünyada iki fikir var. İnsanlar bu iki fikir etrafında kümeleşiyorlar. Bu ana fikirler etrafında toplanan insanlar, birbirlerine bir derecede ters düşebiliyorlar.Bize göre işin en hatalı yönü bu fikir ayrılığını sürtüşmeye götürmekten kaynaklanmaktadır. Herhalde demokrasilerin en önemli sorunu da budur.Çok partililer arasından iki partinin çıkarak iktidar namzeti olmasının altında da bu iki ana fikrin önemi çok büyüktür. dikkat edilirse bu iki fikir Türkiyemizde de başa geçsede arada aynı fikirden üçüncü bir partinin de iktidara namzet olması siyaseti zorlaştırmaktadır.