ULUS DEVLET DE NEYMİŞ (!)
İstedik ki; karşımızda güven verici bir hükümetimiz olsun.
İstedik ki; güvenmekte zorlandığımız iktidara karşı arkamızda güven verici muhalif siyasetçilerimiz olsun.
İstedik ki; güven vermeyen tüm siyasetçilere karşı elimizin altında güven verici sivil toplum örgütleri olsun.
Olsun ki; millet olarak da kendimize güvenimiz olsun.
Olmadı, olmadı, oldurulmadı…
Güven de neymiş? Sisteme ayak uydur yeter… Sistemin işine karışıp da, “başkalarının da beynini bulandırma” demeye getirdiler.
Ama ne hikmetse adamlar, bulanacakları kadar bulanmışlarsa bize de laf mı düşer?
Dünyayla bütünleştik. Karman çorman olmadık mı? Bundan böyle tek vatan, tek millet de yok artık…
Ulus devlet de neymiş…
Ekonomik, sosyal ve kültürel haklar sözleşmesiyle bütünleştiğimiz dünyada, halkların özgürlüğüne, özgür olacaklarsa niye karşı olalım ki?
Sözleşmenin birinci madde, birinci bendinde bütün halklar, “kendi kaderlerini tayin hakkına sahiptir” diyorsa ve de bu hak vasıtasıyla “halklar kendi siyasal statülerini serbestçe tayin edebilirler” de diyorsa…
Yasalaşmış bu hükümlere güvensek ne olur, güvenmesek ne olur?
Hem kendileri demiyorlar mı; “Dünyayla bütünleşiyoruz.” Öyleyse birlik ve beraberliğin yolu demek ki; bölünerek bütünleşmekmiş…
Bakmayın öyle “Irak’ın bölünmez bütünlüğünden yanayız.” demelerine… Hepsi de ağızlarından çıkan her sözü teker teker yemedi mi?
Adamlar özgürleşeceklerse ve de öyle sanıyorlarsa kime ne?
Bizde de halk olmak isteyenler varsa, bırakalım onlar da özgürleşsinler.
Eğer özgürleşeceklerse…
Nasıl olsa bütünleştiğimiz dünyaya söz vermişler. Yandan muhalefet yapsak ne olur, yapmasak ne olur?
Karşı sarf ettiğimiz sözleri biz de yersek iyi mi olur?
Hem demiyorlar mı; “terör belasından kurtulalım” Kurtulacaksak eğer “ne büyük reform” değil mi?
Tertemiz ap ak bir Türkiye…
Nasıl olsa af da çıkacakmış… Cezaevleri tekrar boşalacak, dağdaki eşkıya affedilecek, soyguncular, hortumcular, fenerciler yeni hukuk yasasıyla affedilip tertemiz insanlar yaratılacak… Hatta ve hatta haklarında onlarca suç dosyası olan, dokunulmayan siyasetçilerimiz bile ap ak olacaklarsa, böylesi bir sisteme hem niye karşı olalım ki…
Zaten ekonomik kriz var. Bir kriz de biz mi yaratalım?
Evet… Böyle düşünebiliyorsak artık…
Ey şehit oğlu şehit! Sizler toprak altında derin uykudayken düşmanı çağırdılar. Uyanın, uyanın! Bizler, toprak üstünde derin uykulardayız.